Anlat Derdini Feridun Ağabey'e

“Feridun Ağabey, saygılarımı iletiyorum. Her şey gönlünüzce olsun. İnsanların gönlünü fethediyorsun. Allah razı olsun. Dertlerine derman oluyorsun.

Feridun Ağabey, eşimle ben ikimiz de devlet memuruyuz. Kendisi de ben de ikinci evliliğimizi 2019 yılında gerçekleştirdik. Düğünümüz oldu. Düğünden sonra ayrı bir ev tutacaktık. Ancak eşimin isteği üzerine yaşlı olan annemin yanına geçici olarak kalmaya karar verdik.

"Feridun Ağabey iyi ki varsınız. İstanbul’da büyük bir hastanede iki senedir kanser tedavisi görüyorum. İki kere büyük ameliyat geçirdim. 72 yaşındayım. Virüs salgınından önce doktora gittiğimizde sıraya girip barkot alıyorduk. Sıramız gelince de doktora gidip rahat rahat işimizi hallediyorduk. Şimdi 182’den randevu almayı şart koştular. Doktor ise randevusuz bakmıyor.

Feridun Ağabey, 7 Temmuz günü çağrı merkezi ile servis çağırdık. İstanbul Güngören’den geldiğini belirten bir yetkili Arçelik bulaşık makinesinin açma tuşunu değiştirdi. “Ücret ne kadar?” deyince “170 lira” dedi. “Çok pahalı” deyince “bir de beyazlaştırıcı tablet hediye” deyip fiş, fatura vermeden ücreti tahsil etti. Şüphelenip çağrı merkezini tekrar arayınca söz konusu parçanın 40 lira olduğunu beyazlatıcının da 25 lira olduğunu öğrendim...

Feridun Ağabey, emniyetimize de intikal ettiği şekliyle Bayrampaşa’da bulunan polisaj atölyemize maskeli ve şapkalı üç şüpheli demir parmaklıkları keserek girip içeride bulunan 2 kasayı patlatarak içindekileri alarak kayıplara karıştıkları tespit edildi.

Son günlerde bazı yazılı basın organlarında “Trafikte emsal karar: Foto yoksa ceza İPTAL..” ve “Trafik müfettişlerinin cezası fotoğraf olmayınca İPTAL edildi" başlıklı haberler yer almıştır.

"Feridun Ağabey, 19 Haziran'da başlayan güzel yolculuğumuz geçen gün noktalandı. Size bu konuyla ilgili olarak 81 yaşındaki annem çok teşekkür ediyor. Neden? Çünkü niyet hayır, akıbet hayır da ondan... Sayenizde veren el olduğumuz için, bu güzelliği sizinle paylaşalım dedik. Bu yazımızı da lütfen yayınlayın. Düşünüp de nasıl yaparız, biz yaşlıyız bu işi becerebilir miyiz? diyenlere emsal olsun diye... Zira Ahmet Çimen için hazırladığımız 46 adet kütüphanemizdeki kitaplarla birlikte Türkiye gazetesi aldığımız bakkalımızdan kardeşimizden komşumuzdan ve muhtarımızdan elde ettiğimiz kitapların toplamı 20 kg tutuyordu. Bize uzak ve eziyetli olan kargo işleri için çırpınırken Mahkûmder derneği referansınız birdenbire bize mükemmel bir destek verdi. Aracı olan bir arkadaşla evimize gelip bizi ihya etti. Kaldı ki teslim almaya saatler kala karşı komşumuz da 30 kg'a yakın onlarca ders, test kitabı ve benzeri muhtelif kitapları teslim etti. Biz de hepsini toparlayıp gelen kişiye verdik. Ben de içimden geçiriyordum 'araç kitaplarımı teslim almadan evvel biraz daha fazla verebilsem kütüphaneyi zengin tutabilsem' diye. Rabbim nasip etti bu güzelliği sizinle paylaşayım dedim. Hakikaten niyet hayır, akıbet hayır oldu. Bütün komşular da buna şahit. İkinci dalga için de toplamaya başladık bilginize...

Feridun Ağabey, çok önceden paylaşmak duygusu farklıydı. İnsanlar güvercini "postacı" olarak kullanırlardı, ateş yakarlardı. Mektup yollarlardı birbirine. Tadı tuzu vardı tabii... Beklemek ve özlemek duygusuna tabi idi paylaşmak… Bu sebeple kavuşulduğunda bir mektuba büyük bir sevinç ile açılırdı. Gelecek bir haberi beklemek umut etmeyi, özlemeyi de beraberinde getirirdi. Bu yüzden verilecek mesaj için özenilirdi, baştan savma yapılmazdı. Öpücükler kondurulurdu kâğıda ve mürekkebe.

“Feridun Ağabey, üç yıllık evliyim ve bir çocuğum var. Eşim hafta içi çalışıyor. Sadece pazar günleri tatilimiz var. Ama son günlerde pazar günleri 'arkadaşlarla bir araya geliyoruz' filan diyerek evde kalmamaya başladı.

"Feridun Ağabey, evlilik konusunda hayli sıkıntı çekiyorum. Hani beylik bir laf vardır. 'Benim beğendiğimi anam beğenmedi, anamın beğendiğini ben sevmedim...' derken nasıl yapacağız nasıl evleneceğiz, evlilik konusunda kimden akıl alacağız bilemez hâle geldim. Ben ne yapayım ağabey?” diyen delikanlımıza;

Efendim selamünaleyküm... Son günlerde artan dolandırıcılık olaylarına bir şekilde eşim de maruz kaldı. Bizim gibi birçok insanın da maruz kalmaması için bu olayı sizinle paylaşmak istedim.

Feridun Ağabey, pandemi süresince çocuklarımızın evde kalma sınırlandırılmasının kaldırılması ile birlikte çocuklar açık havada aktivitelere teşvik edilmelidir. Ebeveynler çocuklarının tablet, bilgisayar, televizyon, akıllı telefon, sosyal medya, kullanımına kısıtlama getirmeli kullanırken düzenli molalar verdirmelidir.

"Feridun Ağabey, babam evde aile büyüğümüz ama ben hayatımı yaşarken babama benzemek zorunda mıyım? Babam dedemden gördüğü birçok alışkanlığı bizim üzerimizden sürdürme çabasında. Bu bize haksızlık değil mi? Dedem akşam sofraya oturmadan kimse sofraya oturmazmış. Akşam oldu mu vakitlice herkes evine gelirmiş. Büyüklerin yanında öyle zırt pırt konuşulmazmış. Gülmek eğlenmek şaka yapmak zaten ayıp ötesiymiş. Sofrada yemek ayırt edilmezmiş. Daha neler neler…

“Selamünaleyküm... Maltepe Cezaevi'nde yatmakta olan bir mahkûmum. Adresinizi bazı kitaplardan aldım. Koğuşumuzda çok eksik ve sınırlı sayıda kitabımız olduğunda sizden elinizde var ise ikinci el veya basım hatası olmuş kitap istiyorum. Üniversite öğrencisiyim kitap konusunda çok eksiğimiz var. Bizlere bu konuda yardımcı olabilirseniz çok seviniriz. Şimdiden çok teşekkür ederim...”

​“Feridun Ağabey devletin başlattığı kampanya sebebiyle çevremizde uygun krediyle bir ev bakayım” dedim, baktım ki çevremde daha önce 200 bin lira olan daire fiyatları 250- 300 bin liraya çıkmış. Çok üzüldüm. Bu fırsatçılık değil mi? Biz ne yapacağız? Ev alamayacak mıyız?

Feridun Ağabey, kadına şiddet konusu ülkenin gündeminden hiç düşmedi, bu gidişle düşeceğe de benzemiyor. Bir değil beş değil, hemen her gün işlenen bu cinayetlerde bakıyoruz yeni evliler değil ayrılanlar değil yıllarca bir yastığa baş koyan insanlardan da meydana geliyor.

Ekte yer alan BİR DERDİM VAR köşesinde “Halk Sigorta Genel Müdürlüğüne durumunuzu ilettik” başlığıyla çıkan yazının detayını aşağıda bilgilerinize sunar, ilgili kişilere iletilmesini rica ederim:

Milletvekillerimize sesleniyorum! Kadastro çalışmaları hukuku bizlerin taşınmaz arazileri (bağ, bahçe) üzerindeki mülkiyet hakkımızı da katletmiştir. 3 tapu belgesi olan arazimiz 38 sene, yani 1993 senesine kadar ailemce işletilmekteydi. Kadastro çalışmalarından sonra verdiğim tüm hukuki süreçler kaybedilerek orman teşkilatına arazi olarak geçti. Hepsi haksızca alınmış kararlardı. Bilahare bir kişi tarafından arazi işgal edilmiş 27 senedir de bu kişiye ilgili orman teşkilatının müdahalesi hiç olmamıştır.

Yaşımız 71... İhtiyarlara olan sevgi ve ilgi bizi evlere hapsetti. Sabredip dayanıyoruz. Bizi düşünenlerden Allah razı olsun. Ancak 70 yaşında olup da topluma yararlı olmaya çalışanla, evinden dışarı çıkamayacak elden ayaktan düşmüş 80’lik 90’lık ihtiyar, bir tutulmamalı. Biz ihtiyarız lakin eşimle beraber kimseye yük olmadan çarşı pazar vesair ihtiyaçlarımızı temin edip evde de ikimiz hayatımızı devam ettiriyoruz elhamdülillah. Sağ olsunlar, evde kalma döneminde hem çocuklarımız hem bakkal market çalışanları taleplerimizi karşıladı...

“Feridun Ağabey, annemiz Hacer Fidan (17578564520) geçtiğimiz ocak ayında vefat etmiştir Annemizin Gönen Halk Bankasından kullanmış olduğu iki ayrı tüketici kredisi bulunmaktadır. Kredi kullandıran Gönen Halk Bankası, sigortacı ise aynı bankanın kuruluşu HALK SİGORTA’dır.