Cem Küçük

Kim ne derse desin bugünün şartlarında Kemal Kılıçdaroğlu kesin adaydır. CHP içinde konuşulan, dışarıya sızan her şey bunu gösteriyor.

8 Eylül'de bu köşede “CHP’nin siyasi hamleleri” başlıklı bir yazı yazmıştım. Şöyle demiştim:

Mersin Vali Yardımcısı Mustafa Atsız’ın geçen gün kaybettiği bir dava önüme düştü. Mustafa Atsız hakkında da bazı iddialar var. Soruşturma sürüyor, bu başka konu.

TRT devletin ve dolaysıyla halkın kanalı. Burada olup bitenden herkesin bilgisi olması lazım. Neticede millî güvenlik meselesi değil.

Habertürk TV’de cuma akşamı ekonomiyi tartıştık. Ersan Şen bir ara konuyu Mahfi Eğilmez’in şemasını anlatınca ben de itiraz ettim. Neye itiraz ettiğimi anlatacağım ama önce birkaç düzeltme yapayım.

​Kemal Kılıçdaroğlu aday olmak istediğini belli ediyor. Her fırsatta birinci tekil şahıs kullanıyor. “İktidara gelince Afganları ve Suriyelileri 2 sene içerisinde ülkesine göndereceğim” diyor. Millet İttifakı’ndan başka bir aday belki farklı düşünüyor ama Kemal Bey kendi adaymış gibi açıklama yapıyor. Gençlere ÖTV’siz araba diyor, Z Kuşağı’nı dilinden düşürmüyor...

Bundan iki ay önce Washington Post, Guardian, BBC, AFP gibi Batı'nın önde gelen medya kuruluşları önemli bir haber yayınladılar.

​Hep söylüyoruz, gene söyleyelim. Aşı bir gönüllülük işidir. Zorla yapılmaz...

Ben gazetecilikte eğriye eğri doğruya doğru söylemenin yararlı olduğuna inananlardanım. Çünkü hem halk gözünde inandırıcı olursunuz hem de saygınlığınız artar.

Geçen günkü marketlerdeki pahalılık yazım bayağı ses getirdi. Çünkü gerçekti. Özellikle AK Partililer haklı olduğumu dile getiren onlarca mesaj attılar.

Türkiye garip bir döneme girdi. Aslında pandemiyle dünya tuhaflaştı. Dünyanın her yerinde tuhaf hâller var. Pandemi insanların psikolojisini ciddi biçimde etkiledi.

Zaman zaman evin mutfak alışverişlerini ben yapıyorum. Her zaman değil. Bizim evde işler genelde Demet’in kontrolünde. Zaten burnumu da sokturmuyor, daha beter edersin diye!

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, göçmen karşıtlığı konusunda aynen bir faşist gibi davrandı. Su fiyatlarını normal vatandaştan daha fazla ödeyecekler önerisini bile getirdi. Aleni düşmanlık yaptı.

Toplumda kim kutuplaşma oluşturuyor, söyleyin bakalım...

Biliyorsunuz ben aşı taraftarıyım. Ama zorla değil. Gönüllülük esasına göre. Aşı karşıtları bizde de var, dünyanın her yerinde olduğu gibi. Geçen Politikyol sitesinde gördüm. Avrupa İlaç Ajansı (EMA), ağustos ayı başında yaptığı açıklamada, Pfizer-BioNTech ve Moderna’nın (mRNA) COVID-19 aşıları ile kalp iltihabı arasında nadiren görülebilecek olası bir bağlantı bulduğunu açıkladı. Açıklamada, aşıların faydalarının risklere göre daha ağır bastığı vurgulandı. O riskler şöyle:

2017’nin Kasım ayı... BBC’nin haberinin içeriği şöyleydi: “BBC'nin özel araştırması, 250 IŞİD militanı ve ailelerinin, ABD-İngiltere öncülüğündeki koalisyon ile Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) ortak operasyonuyla Rakka'dan güvenli bir şekilde tahliye edildiğini ortaya koydu.”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi son günlerde bazı olumsuzluklarla anılıyor. Çalışmayan otobüsler, arkadan itilen vasıtalar hep sosyal medyada gündem. Birçok kişi neredeyse bir yıldır çalışmayan araçlardan, otobüslerden şikâyetçi.

Bir yönetimin iyi ya da kötü olduğunu uygulamaları gösterir. O kişinin dinî veya seküler motivasyonlarla hareket etmesi önemli değil. Türkiye’de bugünlerde Taliban’la ilişkileri keselim diyorlar. Taliban’ın vahşi bir örgüt olduğuna şüphe yok.

Taliban’ın zalim bir örgüt olduğu biliniyor.

Arkadaş, anlamak mümkün değil. Anlatıyorsun, gene anlamıyorlar. Dünyada bugün göç ve mülteci sorunu bir gerçek.