Cem Küçük

28 Şubat darbesinin üzerinden tam 24 sene geçti. Darbeyi yapanlar, seçilmiş meşru Refah-Yol hükûmetini deviren askerler hesap veriyorlar.

Dün TGRT Haber’de yayınlanan “Cem Küçük’le Günaydın Türkiye”de Cumhurbaşkanımızın avukatı Hüseyin Aydın konuğumdu.

2023’e giden yolun kolay olmayacağı muhakkak. Şimdiden muhalifler ve aparatları sert dalmaya başladılar bile. Yalanlar, iftiralar havada uçuşuyor. 17-25 Aralık’takine benzer bir hava oluşturmaya çalışıyorlar.

1993 yılının temmuz ayıydı. Lisede hazırlık sınıfını bitirmiştim. Tatil için Zonguldak’tan Giresun’a Eynesil’e gelmiştim. Okumaya öyle düşkündüm ki, ne bulsam kaçırmıyordum. Gazeteler ansiklopedi verdiği için bizim eve de Sabah girerdi. Bir de Sabah grubunun çıkardığı Aktüel dergisi vardı. Haftalık yayınlanırdı...

Artık iyice anladım ki, muhalefet Türkiye’nin iyiliğini istemiyor. Barışmak ya da "bir arada yaşayabiliriz" düsturuna da sahip değil. Kavga ve yalan dışında üretebildiği hiçbir şey yok.

Valla çocuklarla ilgili bir konu oldu mu, hele hele olumsuzsa okumakta da yazmakta da çok zorlanıyorum.

2003’ün Eylül ayından beri Ellen Degeneres Shov, Amerikan eğlence dünyasına damga vurmuştu. Önemli konukları ağırlayan Ellen 2022 yazında programını bitireceğini duyurdu.

Yılmaz Özdil 2013’te Artı 1 televizyonunun kuruluşunda kara para imasında bulundu. Kastettiği doğrudan Uğur Dündar’dı. Dündar bunun üzerine Tele 1 kanalında Yılmaz Özdil’e Allah ne verdiyse söyledi... Kavgada bile söylenmeyecek sözleri sarf etti.

1 Mart 2014’te FETÖ’nün iş dünyasındaki yapılanması olan TUSKON Başkanı Rızanur Meral isimli Fetullahçı militan saldırganca kürsüden Recep Tayyip Erdoğan’a hitaben şöyle haykırmıştı:

Haberi enkocaeli.com’dan okuyalım: “Kocaeli’nin milyarder iş adamı ve milletvekili Lütfü Türkkan’ın Dilovası’na bağlı Köseler köyündeki kaçak evi ve çiftliği bir süredir kamuoyunun gündeminde. Devasa fabrikaları ve milyon dolarları bulunan bir siyasetçinin böyle küçük şeylere neden tevessül ettiğine bir türlü anlam verilemezken, Türkkan’ın İmar Barışından yararlanmak için dahi hiçbir girişimde bulunmadığı anlaşılmıştı.

Türkiye son 8 senedir ağır saldırı altında. Saldırının biri başlıyor, diğeri bitiyor. Gezi olaylarından 15 Temmuz’a kadar onlarca saldırı gördük. Saldırılar bitmediği gibi mutantlaşarak devam ediyor.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yıkmak için her şeyi yapan FETÖ’cülerin kurdukları kumpaslar bir bir ortaya çıkıyor. Gerçek yüzlerini herkes gördü.

Herkes Batı’nın Türkiye’yi ters köşe yapacağını söylüyordu. Özellikle ABD’nin Türkiye’ye sert çıkacağını düşünüyorlardı ama yanıldılar. ABD Başkanı da Avrupa da Erdoğan’la samimi diyaloglar kurdular. Hepsi önemliydi.

İnsanın kendi kendine ettiğini cümle âlem bir araya gelse edemezmiş... Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın durumu tam olarak da bu.

Koronavirüs belası 1,5 yıldır hayatımızı mahvetti. İnsanlar ticari olarak iflas etti, fakirleşti. Perakende sektörü çöktü. İnsanlar işlerini, aşlarını kaybetti. Psikolojik olarak çökme yaşadık.

ABD’nin mevcut yönetimiyle Cumhurbaşkanımız Erdoğan arasındaki ilk temas ayın 14’ünde olacak. Dışişleri seviyesinde görüşmeler elbette oldu ama Başkanlar seviyesinde ilk olacak.

Savcı Mehmet Selim Kiraz, Çağlayan Adliyesi’nde DHKP-C tarafından şehit edildiğinde o teröristleri aklama işini Ahmet Şık yapmıştı.

Kemal Bey kaç seferdir “erken seçim” çağrısı yapıyor. “Sandık gelsin” diyor. Hemen seçim diyor... Diyor da diyor...

Köşe yazarlığına 2012’de başladım. O gün bugündür onlarca kez iftiraya uğradım. Sebebi belli. 2011 sözde şike sürecinden beri o zamanki adıyla "Cemaat", sonraki adıyla "FETÖ"ye açık tavır alan ilk kişilerdenim.

1 Ocak 2014’te FETÖ’cü savcı, polis, jandarma tarafından durdurulan MİT tırları olayını artık bilmeyen yok. FETÖ’nün "Türk devleti terör örgütlerine silah taşıyordu" iddiasıyla yaptığı kumpas işlerden biriydi bu...