Cem Küçük

Pandeminin yani Covid-19’un hepimiz üzerinde değişik etkileri oldu. Günlük hayat akışımız bile değişti. Büyük holdingler ve bazı şirketler, “İşe gelmenize gerek yok, evden çalışabilirsiniz” dediler.

Murat Boz isminde bir şarkıcı var. Eskiden bizim tarafın medyasından ayrılmazdı. Her gün bir yerdeydi. Acun’un programlarından birinde de jüriydi.

Covid-19 belasına karşı bütün dünya taarruzda. Şu ana kadar insanlığın geliştirdiği en iyi çare aşı oldu. Ama aşının çabuk ve süratli yapılması gerekiyor.

104 emekli amiral bir araya gel, “Yüce Türk milleti” diye başlayan ve “endişe ediyoruz” diye devam eden, buram buram darbe kokan muhtıra yaz... Sonra devlet gereken tepkiyi gösterince -içlerinden bazıları- geri adım at!..

Fatih Portakal’ın omurgalı olmadığını söylemiştim. Zoru görünce tutuklanma korkusuyla kaçtı gitti. Hâlbuki tutuklanma diye bir meselesi yoktu.

Enver Aysever için özel ihale çıkaran belediyeleri gördük. İhaleyi alanlara Enver efendiyle çalışma şartları eklenmiş. İzmir Belediyesi kamuoyu hassasiyetini gözardı edemeyiz dedi ve ihaleyi iptal etti.

İstihbaratta şöyle bir olay anlatılır: Bazen bir kişinin hangi ülkeden olduğunu anlamak ve orijinal dilinin ne olduğunu öğrenmek için kavga çıkartılır. Kavgada sinirlenen herkes kendi dilinden konuşmaya ve küfretmeye başlar. Sinirlenen herkes orijinal dilinden söver!..

Türkiye’nin yakın tarihi travmalarla dolu. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 27 Nisan e-Muhtırası vb... Son olarak da 104 emekli amiralin yayımladıkları muhtıra.

Cumartesi gecesinden beri herkes bana soruyor: “Nasıl oluyor da bu 104 emekli amiral hâlâ darbe peşindeler?” Onlara şunu diyorum: Bu adamların genlerinde darbe merakı var…

Bizim çocukluğumuzda bir oyun vardı. Mahallede çocuklar oturur hep beraber bu oyunu oynardık. O oyunun adı “Amiral Battı” idi... İşte dün Türkiye’de yaşanan olay tam anlamıyla bana bu oyunu hatırlattı. 103 emekli amiral birden anayasal haddini aşarak sivil hükûmete resmen muhtıra verdiler. Yasaları çiğnediler.

Geçen gün İngiltere'de kurulan ve merkezi ABD'nin New York kentinde bulunan müzayede evi Sotheby's’de Kanuni Sultan Süleyman portresi vergilerle beraber 5 milyon TL’ye satıldı. Alıcının adı gizli tutuldu. Umarım ülkemizden biri almıştır. Aynı müzayedede İstanbul Büyükşehir Belediyesi de bazı alımlar yaptı. Ekrem İmamoğlu, “Bugünkü müzayedede, paha biçilmez 9 Kur'ân-ı kerim ve el yazmaları satın aldık. Zuhruf Suresi'nin yer aldığı 1200 yıllık, Maide Suresi'nin yer aldığı 1100 yıllık, 5 surenin yer aldığı 700 yıllık Kur'ân-ı kerim sayfaları, Mesnevi ve Bahaeddin Veled'in İbtidâ-Nâme’si artık İstanbul'un” açıklamasında bulundu.

Bana sorarsanız geçen haftanın en önemli olaylarından biri İran ile Çin arasında imzalanan 400 milyar dolarlık anlaşmaydı. Tahran'a gelen Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi geçtiğimiz cumartesi günü İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif ile görüştü. İki ülke “Kuşak ve Yol” projesi kapsamında 25 yıllık bir anlaşma imzaladı. İran konuyla ilgili ayrıntılı açıklama yapmadı ama geçen sene New York Times’ın yayınladığı taslakla aynı olduğu ifade ediliyor.

Dün TÜSİAD Genel Kurulu’nda hükûmetin politikaları eleştirilerek tüm alanlarda belirsizlik ve güvensizliğin hâkim olduğu mesajı verilmiş.

Atatürk ismiyle bir şey yazdığınızda bunun dikkat çekmemesi imkânsız. Hele hele "Atatürk adı kurs yönergesinden çıkarıldı mı?" dediğinizde akan sular durur. Buna inanan da olur çünkü...

Türkiye İstanbul Sözleşmesi’ni 2011 yılında imzaladı. Yürürlüğe girmesi 2014. Sözleşmeden çıkması için 2021 Mart ayında oldu. Muhalifler ve bazı hukukçular İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile çıkmak mümkün değil, dediler. Peki öyle mi?

Birkaç gündür muhalif medya ve sitelerde harp okullarına girişle ilgili kıyamet kopuyor. Neden mi? Çünkü "irticai faaliyetlere karışmamış olma" şartı kaldırılmış. 2001 tarihli Harp Okulları Yönetmeliği ve 2003 tarihli Astsubay Meslek Yüksek Okulları Yönetmeliği’nde değişiklik olmuş.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden beri yönü hep Batı olmuştur... Kanunlarını, uygulamalarını oraya bakarak yapmıştır. Muasır medeniyetler seviyesine böyle çıkılır anlayışı bizde hâkim olmuştur.

Dün, medyaradar.com sitesinde gördüm. Önce doğru mu dedim kendi kendime. Biraz araştırdım, doğru olduğu ortaya çıktı. Haberi okuyunca Sabah gazetesinin de olayı dün manşete çektiğini gördüm. Medya özgürlüğü konusu gündeme gelince mangalda kül bırakmayan CHP’liler nedense bu olayı görmezden geliyorlar. Peki olay ne? Anlatalım...

Gara’da 13 şehit verdik. Daha işin ne olduğu belli olmadan HDP’li Hüda Kaya ve Ömer Faruk Gergerlioğlu hemen BAE’nin finanse ettiği Ahval’a bağlandılar.

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yıllardır yanından ayırmadığı "sır küpü" Cevdet Türkyolu ile Gülen'in "mollası" Osman Şimşek, yolsuzluk meselesi üzerinden karşı karşıya geldi.