Cem Küçük

Türk medya mensupları, Babıali geleneğinin palavracılık huyundan vazgeçemiyor. Önce şu tamamen uydurma haberi beraber okuyalım...

Adı "Abdullah Haleq". Birleşik Arap Emirlikleri vatandaşı. Georgetown Üniversitesi'nde eğitim görmüş. Politik bilimler profesörü. Dubai Kültürel Konseyi üyesi. Uluslararası dergilerde 40'tan fazla makalesi yayınlanmış. Bunların çoğu uluslararası ilişkiler ve Körfez ülkeleri hakkında.

Dün 28 Şubat'ın 22. yıl dönümüydü. Cumhuriyet tarihinin en kepaze darbelerinden biri olan 28 Şubat'ın bu ülkenin yüzde 65-70'ini oluşturan milliyetçi-muhafazakâr-mütedeyyin insanlar üzerindeki travması hâlâ devam ediyor. Tam 285 bin aile 28 Şubat'tan dolayı parçalandı, yıkıldı. Gazeteler darbe sürecinin travmatik etkilerini, batırılan bankaları, eğitime verilen zararları, başörtülü arkadaşlarımızın çektikleri onulmaz yaraları, sosyal dokunun yerle bir edildiğini detaylı şekilde yazdı, çizdi.

11 Şubat’ta İngiliz medyasına bir haber düştü. Daily Mail ve Sunday Express gazetelerinde çıkan habere göre Amerika ve İsrail hesabına çalışan İranlı bilim adamı Mustafa Ahmedi Coşan MOSSAD-CIA-MI6 ortak operasyonuyla İngiltere’ye götürülmüştü.

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'yı dizayn eden ABD oldu. Batı Almanya'yı kuran, Marshall yardımıyla Avrupa'da yeni iş sahaları açıp Batı blokunu kuran Amerika, Sovyet tehlikesine karşı silahlanmayı da unutmadı.

Baştan sona Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti’ni devirmeye teşebbüs anlamı taşıyan Gezi terörist kalkışmasına ilişkin soruşturmanın ilk aşaması tamamlandı.

Akın Atalay döneminde Cumhuriyet gazetesi sonuna kadar FETÖ kontrolüne girmişti. Kim ne kadar “demokratçılık” oynamak isterse istesin Cumhuriyet-FETÖ davası sonuna kadar doğru bir davadır. Hem savcılarımız hem hâkimlerimiz hem de yüksek hâkimlerimiz hukukun gereğini yapmışlardır. Elbette yargıda tartışılacak işler olmaktadır. Hâlâ 27 Mayıs’çı Salim Başol ya da Vural Savaş kafasında da hâkimler var.

Türkiye ne zaman bir seçime gitse mutlaka bazı haberler medyada yerini alır. Dedikodu mekanizması devreye girer ve seçimlerde hile yapılacağı yönünde algı yapılır. 31 Mart seçimlerine giderken de benzer metotlar uygulanıyor.

Murat Kelkitlioğlu, Show Radyo ve Radyo Viva’da "Mayın Tarlası" adıyla yeni bir programa başladı. İlk programda önemli konulara değinen Murat Kelkitlioğlu CHP ile ilgili şok bir iddia ortaya attı. "CHP’de aday açıklama sürecinin uzamasının perde arkasında parti meclisi üyeleri ile adaylar arasındaki rüşvet pazarlığı var” diyen Kelkitlioğlu, “CHP kulisleri uzun süredir bir parti meclisi üyesinin bu yaptıklarıyla çalkalanıyor” dedi.

Dört bir taraftan akın akın İhlas Medya Grubumuza saldırıyorlar. Ulusalcı-solcu darbeciler, bu DEVLET için şu an temel tehdittir, diye ifade ettiğimiz günden beri bizlere saldırıyorlar. Hem Fetullahçı darbeciler hem ulusalcı darbeciler karşısında İhlas Medya Grubumuz dimdik durduğu için saldırıyorlar. Bu medya grubu Kemalist görünümlü Gülenistlerle ölümüne mücadele ettiği için saldırıyorlar. Topunuz gelin, biz hepinize yeteriz. Sonuna kadar tüm darbecilerle mücadele edeceğiz.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcımız İrfan Fidan ve ekibinin ortaya koyduğu 2. Sözcü gazetesi iddianamesi bir başyapıt. Çok net delillerle Sözcü gazetesinin 17-25 Aralık'tan başlayarak 15 Temmuz sonrasına kadar bilerek ve isteyerek FETÖ'ye yardım ve yataklık ettiğini ortaya koyuyor.

FETÖ yıllardır hoşgörü, hizmet, himmet adı altında örgütünün gerçek yüzünü gizliyordu. Kendisinin diğer aşırı gruplardan farklı olduğunu iddia ediyor ve bu minvalde dünyada "medeniyetler ittifakı" adıyla piar yapıyordu. Çok da ekmek yedi bu işten. Hâlâ birçok ülkede faaliyetini yalan ve desise üzerinden sürdürüyor.

CHP'nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer bugünlerde çok konuşuluyor. Malum Tunç Soyer 12 Eylül Savcısı Nurettin Soyer'in oğlu.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekası yolunda çok kritik bir iki aya girdik sayın okurlarım. Şu an öyle bir savaş başlamıştır ki, ya Türkiye Cumhuriyeti kazanacak ya da FETÖ’nün 17-25 Aralık darbe teşebbüsündeki ortakları olan Sözcü-Odatv çetesi.

Sözcü paçavrası kaç gündür yalan haberlerle gazete ve internet sitesinden Türkiye gazetesini, TGRT’yi, patronumuzu hedef alıyor. Yetmiyor, Fuat Uğur’u ve beni isim vererek okuyucularına hedef gösteriyor. Millete her türlü hakareti eden, beyin resimleriyle aşağılayan bu paçavraya 2. iddianameye göre kayyum gelmesi kaçınılmaz. Yakında Sözcü diye bir gazete tarihte bir kötü anı olacak.

Kaç gündür Sözcü gazetesinin 17-25 Aralık’tan başlayarak 15 Temmuz’a kadar FETÖ’ye bilerek ve isteyerek nasıl destek verdiklerini örnekleriyle anlatıyoruz. Neredeyse bütün Sözcü yazarları bilerek ve isteyerek FETÖ’ye yardım ve yataklık etmişler. Savcılarımız ikinci iddianameyle her şeyi mükemmel şekilde izah etmişler.

Araştırmacı, soruşturmacı gazeteci diye geçinen, ama aslında gariban esnaf dışında hiçbir güçlüye dokunmayan Uğur Dündar’ın yargıdaki dosyaları bayağı kabarık. Askerî vesayete ses etmeyen, zayıfa gücü yeten Dündar; 17-25 Aralık’ta FETÖ’cülerin yayınladığı illegal tapeleri köşesine taşıyan Dündar, Binali Yıldırım'a yönelik basın yoluyla hakaret ettiği gerekçesiyle 1 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

17-25 Aralık’ta bilerek ve isteyerek FETÖ’ye yardım eden Sözcü paçavrasının yazarı Uğur Dündar’ın yargı sicili hayli kabarık. Yaz yaz bitmiyor. Bu defa olay Tekirdağ’da geçiyor. Tarihler 27 Ekim 2005’i gösteriyor.

​4 Ocak'ta bu köşede "Bank Asya ortağı Tacettin Negiş'i kim koruyor" başlıklı bir yazı yazmış ve şu ifadeleri kullanmıştım: "Bank Asya için terörist Fetullah Gülen çağrı yaptığında Tacettin Negiş 3,5 milyon TL yatırmıştı. Fetullah Gülen’e yakınlığıyla bilinen Negiş hâlâ firari ve hakkında tutuklamaya yönelik arama kararı var. Hadımköy, Esenyurt’ta bulunan firması Negiş Giyim, faaliyetlerine devam ediyor. Kira gelirlerini de çocukları alıyor."

Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan 12 Ocak 2019'da AK Parti Genel Merkezi'nde 129. Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda önemli açıklamalar yapmıştı.