Cem Küçük

Ciner Medya grubunun Habertürk gazetesi birimi artık yazılı olarak çıkmama kararı aldı. Bu gelişmeye üzüldüm ama sanırım artık yapacak bir şey yok. Tüm Habertürk gazetesi yazarlarına ve muhabirlerine geçmiş olsun diyorum. Belki böylesi daha hayırlı olur diye düşünmek gerekir. Her şerde bir hayır vardır.

FETÖ’nün başta Almanya ve Belçika olmak üzere AB ülkeleri tarafından nasıl kollandığı bilinen bir gerçek. FETÖ’cü teröristleri özellikle Alman istihbaratı BND’nin himaye ettiği herkesin malumu.

Bir magazin gazetesi olan Posta’nın 1996’dan bugüne 22 senelik genel yayın yayın yönetmeni olan Rıfat Ababay da basın hayatından tasfiye edildi. Hem Türk medya ortamında hem bizim milliyetçi-muhafazakâr camiada Posta gazetesi ciddi ve önemli bir yayın organı olarak görülmediği için Ababay’ın tasfiyesi önemli bir hadise olarak görülmeyebilir ama sembolik değeri büyüktür.

Türkiye 24 Haziran 2018 siyasal devrimi ile artık geri dönülmez bir yola girmiştir. Parlamenter sistem denen çürümüş ve istikrarsız yönetim modeli geride kalmıştır. Türkiye artık bambaşka bir siyasal döneme girmiştir ve şüphesiz yeni sistemin yeni medya düzeni de bambaşka olacaktır.

Seçimler bitti. Sonuçlar açık. Lafı çevirmeye gerek yok. Dolambaçlı açıklamaları ancak aptallar yapar. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin galibi Cumhurbaşkanımız Erdoğan'dır. İlk turda yüzde 52.6 almak muazzam bir başarıdır. Bu oyu rüyasında göremeyecek olanların söz söyleme hakkı yoktur.

24 Haziran 2018 siyasal devrimi büyük bir başarıyla tarihe geçmiştir ve dün Türk milleti galip gelmiştir. Bu ülkenin yerli ve milli ruh kökü kazanmıştır. AK Parti ve MHP ayrımı doğru değildir. Her iki partinin milletvekilleri de bizim vekilimizdir. Bunlar yerli ve milli siyasetçilerdir. İslami duruş ile Milliyetçilik ve muhafazakarlığın birbirinden ayrılmaz olduğunu defalarca yazdım. Bu üç cereyan aynı maddenin üç hali gibidir. Özü aynıdır.

İki gün sonra bu ülkenin milliyetçileri ve muhafazakârları açısından normal bir seçime gitmiyoruz. Bu ülkenin dindar Müslümanları ve Menderes-Özal-Erdoğan geleneğine bağlı demokratları açısından da normal bir seçime gitmiyoruz. 24 Haziran 2018 tarihi bu toprakların büyük çoğunluğu için ya “tam hürriyet ya tam esaret” arasında bir tercihtir. “Erdoğan nasıl olsa kazanır” diyerek sandığa gitmeyen her kardeşimiz kendi geleceğine ihanet eder.

Herkes biliyor ki, ben bu medyaya öncelikle ülkemizi hedef alan terör örgütleriyle mücadele için girdim. En başta Fetullahçı terör örgütüyle savaştım. 17-25 Aralık darbe teşebbüsünün öncesinde bu savaşım başladı. Hatta o zaman FETÖ ile mücadele eden kimi yazılarım basılmak bile istenmiyordu. Ben ise basılması için direniyordum.

Türk devletinin ve MİT’in uluslararası anlaşmalara uygun bir şekilde yurt dışındaki FETÖ’cüleri Türkiye’ye getirdiğinden daha önce bahsetmiştim. Önemli sayıda FETÖ’cü -üstelik bunlar mahrem yapının imam ve abileri-başarılı operasyonlarla paketlendiler.

11 ayın sultanı kutsal ramazan ayını idrak ettikten sonra Ramazan Bayramı’na da şükür ki ulaştık. Tüm mümin kardeşlerimin bayramı mübarek olsun. Biz bu ülkenin Müslümanları için inşallah 24 Haziran 2018 gecesi de başka bir bayram olacaktır ve saat 21.00’de bu iş bitecektir. 22 Mart 2018 medya devriminin devamı da 24 Haziran 2018 siyasal devrimi olacaktır. Sevgili okurlarım iyi biliyor ki 22 Mart medya devrimi ile ilgili ne yazdıysam doğru çıkmıştır, çünkü ben bu konuyu derinlemesine öğrenmeden ve araştırmadan yazmıyorum.

Yakın zamanda ABD'de bir araştırma yayınlandı. Araştırma sonuçları Amerikalıların Türkiye'yi dikkatli bir şekilde izlediğini ortaya koyuyor. Center for American Progress (CAP) tarafından yapılan araştırmada belli başlı notlara bakmak lazım. 20 Şubat 2018'de Günter Seufert tarafından yazılan raporun bazı detaylarına bakalım.

Buradan hep yazıyorum: 22 Mart 2018 medya devrimi büyük bir değişimin habercisiydi. 24 Haziran 2018 siyaset devrimi ise bu halkayı tamamlayacak ve Türkiye artık yepyeni bir döneme girecek. Yeni Türkiye tamamen galip gelecek. Öte yandan 24 Haziran’ın muhalefet adayları ve en başta da Muharrem İnce satır arasında verdiği intikamcı mesajlarla bu seçim sürecini zehirlemektedir!

Sık sık burada sizlere yazdığım ve örneklerle ispatladığım gibi Türk medya ortamı âdeta bir kalleşlik tarlasıdır. Eskilerin tabiriyle Bab-ı âli denen Türk basın camiası namertlik üreten fabrika gibidir.

Dün Sabah gazetesinde Özgür Cebe imzalı önemli bir haber vardı.

24 Haziran dönemecine az kaldı. Yeni Türkiye’nin hem siyasette hem medyada kesin zaferinin eli kulağında. Bakınız dünyanın tüm büyük para fonları haziran bültenlerini abonelerine geçtiler ve istisnasız hepsi ama hepsi yaptırdıkları bilimsel araştırma ve anketlerde Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın kazanacağının ortaya çıktığını söylüyorlar. İstediğiniz büyük finansçıya sorun, hakikat budur.

Nagehan Alçı, Habertürk’teki son yazısında benim için “iktidarın şahin kalemlerinden” demiş ve yazımdan uzun alıntı yapmış. “Bir taraftan Muharrem İnce bir taraftan Cem Küçük karşı tarafla hesaplaşma istiyor” ve ortam geriliyor demeye getiriyor. Nagehan’a göre artık herkes geçmişle hesaplaşma defterlerini kapatmalı ve helalleşme dönemine girilmeliymiş. Geçmişte yapılanları herkes unutmalı ve yargı mekanizmasını göreve çağırma dönemi durmalıymış.

Son dönemde FETÖ’nün yurt dışı ayağıyla ilgili araştırmalar yaptım ve bunları sizlere bu köşede yazdım. FETÖ denen örgütü bu topraklarda Erdoğan liderliğinde biz Müslümanlar bitirdik ve yurt dışındaki ayağı da er ya da geç bitirilecektir.

15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra yurt dışında yaşayan ya da oraya kaçan FETÖ'cü teröristleri büyük bir korku sardı. Millî İstihbarat Teşkilatı bazı ülkelerden FETÖ'cüleri Türkiye'ye getirdi ve yargıya teslim etti. Bazıları bülbül gibi öttü, bazıları ise hâlâ yaşadığı şoku atlatamıyor.

Son yıllarda Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) Türkiye karşıtı faaliyetleri biliniyor. Özellikle Kral bin Selman'ın iktidarı alıp rakiplerini devirmesi, peşinden Amerika, Batı ve İsrail'le geliştirdiği ilişkilere bakınca bu daha iyi anlaşılıyor.

CHP içerisinde çeşitli fraksiyonlar olduğu belli. Kemalist ve Atatürkçülerin olduğu grup biraz dışlanmış gibi. Partide eski ağırlıkları kalmadı. Kılıçdaroğlu onların gazını almak için Muharrem İnce’yi Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdi. Gerçi Kılıçdaroğlu’un gönlünde Abdullah Gül vardı ama parti içi muhalefete yenildi.