Fuat Uğur

İkincisi de Abdullah Gül. Ama nereden bileceksin ki? Dava arkadaşı olarak yola çıkıyorsun, bir de geriye dönüp bakıyorsun ki birlikte yola çıktıkların yarı yolda seni ekmişler, civarda buldukları yeni sevgililerle cilveleşmekteler. Aldatıldığını anladığında iş işten geçmiştir. Ama gerçek bambaşkadır. Esasında onlar baştan beri seninle değildi.

Her şey olup bittikten sonra yol gösteren çoktur. En çok tekrarlanan da şu:

Önceki geceden beri tuhaf şeyler oluyor.

Sosyal medyada son üç gündür efsanevi ikili Şener Şen ve Perran Kutman’ın oynadığı “Ne olacak şimdi?” adlı komedi filminin o unutulmaz sahnesi paylaşılıyor haklı olarak.

S-400’ler çoktan satın alındı. Tartışması bile abes.

Geçen salı günü yayınlanan “Fetullah Gülen neden intihar girişiminde bulundu” ve devamındaki “Fetullah’ın eli FETÖ’yü çıldırttı” başlıklı yazılarım üzerine çarşı karıştı. Cemaat, "hizmet hareketi" diye gönül verdikleri örgütte birer android gibi yetiştirilen kitle şaşkın vaziyette, olan biteni anlamlandırmaya çalışırken bu intihar girişiminin ardındaki hesaplaşmanın nerelere varacağı konuşuluyor artık.

Psikiyatrlar anne ve babaları sürekli uyarırlar:

Yaşadığı acı hepimizin acısı. Yalnızca bir baba oğul değil o gece katledilen, şehit olup hayatımızdan kayıp giden hayat.

Önceki gün “Fetullah Gülen neden intihar girişiminde bulundu?” başlıklı yazımda FETÖ içindeki büyük kavgayı ve Fetullah iblisinin kendisini “Onursal başkan” seviyesine indirip etkisizleştirmek isteyen Mustafa Özcan ile arkasındaki ABD derin devletine karşı nasıl son kozunu oynayarak intihar etmeye kalkıştığını anlattım.

Olay büyük. Çatışmanın su yüzüne çıktığının emarelerini üç aydan beri açıkça görmeye başlamıştık ama böyle bir noktaya geleceğini doğrusu kimse tahmin etmiyordu.

Göz hakkı imrenilecek bir yiyecekten, gelen misafirlere ya da komşulara ikram etmektir. Yani “vermektir” , “çalmak” değil.

Haber içerikleri taklit edilerek eksik ya da yanlış bilgi vermeye yönelik oluşturulan ve editoryal değerlendirmelerden yoksun olan içerikler yalan haber-fake news olarak tanımlanıyor. Günümüzde internet ortamları üzerinden yaygınlaşan yalan haberler de okuyucu tarafından çoğu kez sorgulanmamakta ve doğru kabul edilmekte.. Dünyada yalan haber üretimi artık basın özgürlüğü ve doğru habercilik kavramlarının hayata geçirilmesinde rol model olmaktan çoktan çıkan CNN, BBC, Guardian, Independent, New York Times gibi mecralar aracılıyla yapılmakta ve bu da güvenilir kaynakları zaten çok azalmış olan medya takipçileri arasındaki inanılırlığı tamamen sıfırlamakta.

Bizim nesil çok fazla belli etmese de albümlerdeki eski fotoğraflara bakmayı sever. Telefondaki ‘selfie’lere göz gezdirmeye benzemez bu. Farklı bir tadı ve hüznü vardır o kenarları tırtıklı kartondan görüntülerin. Siyah beyaz olanları biraz daha çok içine işler insanın. Sayfaları karıştırırken kimi zaman gözler buğulanır, hatıralara bir yolculuk başlar ufaktan.

Geçtiğimiz pazartesi, aralarında FETÖ’cü eski emniyet müdürlerinin de bulunduğu 16’sı tutuklu 106 sanıklı Şike Kumpası davasını izlemeye giden Fenerbahçe eski Başkanı Aziz Yıldırım duruşma çıkışında FETÖ hakkında çok çarpıcı ifadeler kullandı.

Dün Gezi olaylarının başlamasının 6. yıl dönümüydü.

Ekrem İmamoğlu’nun “PKK ve FETÖ’ye bir çağrınız olacak mı?” sorusuna verdiği cevapta “Gelin birlikte yönetelim” demesi ve ardından gafını anlayıp toparlamaya çalışması sosyal medyanın gündemi oldu. Ama bu cevabın can alıcı kısmının viral hâline gelmesi İmamoğlu ile trollerini çıldırttı. Bunun sorumlusu olarak da AK Parti İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi Elif Şahin Keleş adlı kadın siyasetçiyi hedef seçtiler. Böyle çirkef bir linç görülmedi. En ağır hakaretleri ettiler.

Esnafı ziyaret ediyorsun. Adamın mekânındasın. Seninle ilgili bir görüşünü ya da diyelim ki eleştirisini dile getiriyor. Ama tepenin tası atıyor. Sinirlerini zor zapt ediyorsun, bu belli. Genç adamın göğsünü sağ elinle ittire ittire konuşup, güya “ikna” etmeye çalışıyorsun. Esnaf ikna olmuyor işte, zorla mı? O vakit hakaretler devreye giriyor:

Öğrencilikteki ev arkadaşını öğrenmiştik. Fatih Portakal namlı haber sunucusu. Her akşam Fox TV’de onun için iç ve dış yağlama ve yıkama yapıyor. Şimdi de asker arkadaşını da öğrendik.

​“İnsanları kandırmak, kandırılmış olduklarına ikna etmekten daha kolaydır.” Romancı ve mizah yazarı Mark Twain’in bir lafı bu.

​Uğur Dündar Halk TV’yi protesto edip ayrılınca, programını yazdığı gazetenin televizyonuna aktardı. İlk konuğu da Ekrem İmamoğlu’ydu. Tahmin edileceği üzere “tarafsız” bir televizyon sunucusu olarak önce Ekrem İmamoğlu’na gereken pasta cilayı attı. Ardından sıvamayı yapmak için seyirci koltuklarında oturan Ekrem Bey'in annesi Hava Hanım ile babası Hasan Bey'in yanına gitti.