Fuat Uğur

Tünelin adı ne olsun? Acaba Abdülhamid Han mı yoksa Atatürk mü? Diyorlar ki tartışma bu iki isimde kilitlenmiş. Kripto FETÖ’cü Kemalistler meseleyi buradan yola çıkarak kaşıyıp, akıllarınca iktidarın Atatürkçülüğünü test edecekler.

Önceki gün bir vesileyle konuştuğum Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Başkanı Reşat Petek’e de ilettim. Biliyorum çünkü, Aytun Çıray televizyonları dolaşarak “Fuat Uğur yazmış işte, o biliyorduysa, hükümet de biliyordu. Çağıralım dinleyelim kendisini” diye bir algı üretme peşinde.

Bu soruyu yönelttiklerim inanmaz gözlerle baktılar bana ve “Ne kadar düşük olabilir ki, misal 5 trilyon yerine 1 trilyon Dolar mı?” diye yanıt verdiler.

Sözcü gazetesinin yazarı Soner Yalçın’ın hakkımdaki yazısının ardından dostlarımdan gelen pek çok soruyla karşılaştım.

Bizim meslekte duyarlı olmak çok önemlidir ama duygusallık başa beladır. Bu durumda istismar edilmenize de kapı aralamış olursunuz. Esasında pek çok meslek için geçerlidir bu.

İç dünyasında neler yaşıyor bilmiyorum ama Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nu meteoroloji memurlarından almaya alıştığımız bir haberi (Üç gün boyunca yağış var ve Türkiye kar altında kalacak) demeç olarak vermiş görünce doğrusu şaşırdım. Belki de kurak geçen kış mevsimini çok fazla dert etti ve günlerdir meteorolojinin verdiği müjdeyi “Ahali bir de benim ağzımdan işitsin” diye düşündü.

Çatı davası başlar başlamaz ortaya çıktı niyetleri.

Önceki gün Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu tarafından dinlenen eski Jandarma İstihbarat Başkanı emekli Tümgeneral İbrahim Aydın söyledi başlıktaki sözü.

Sekiz ay öncesine dönelim.

Hani bir posta güvercini vardı…

Ne demişti FETÖ elebaşı, hatırlayalım:

Almanya’nın FETÖ’cülere sığınma hakkı vermesinin anlamı üzerine fazla kafa yormaya gerek yok.

Bir derviş saçını sıfıra vurdurmak için berbere girer. Berber tam kafasının yarısını tıraş etmişken içeriye bir “kabadayı” girer. Kafasına okkalı bir şaplak atarak “N’aber be kabak, kalk bakalım, ben tıraş olacağım” der.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından peş peşe kitaplar yayınlanmaya başladı. Yasemin Abayhan’ın gönderdiği “15 Temmuz darbe girişimi: UZUN GECENİN KISA TARİHİ” adlı kitap elime ulaştığında hızla sayfalarını çevirdim ve bırakamadım.

Demek ben de bugünleri görecekmişim.

Önceki gün de yazdım. Bir yerlerden talimat aldılar ve yeni bir hazırlığın içine girdiler.

Cumhuriyet gazetesini İnan Kıraç, Alev Coşkun ve Mustafa Balbay’a kazık atarak ele geçiren ve kaynağı belirsiz finansmanla gazeteyi FETÖ, PKK ve DHKP-C’nin emrine sokan Akın Atalay dün Türkiye’ye döndü ve gözaltına alındı.

Şu lafı seçimlerden birkaç gün önce New York Times’a verdiği röportajda Donald Trump söylemişti: “Türkler bu darbeye karşı direnerek ülkelerini geri kazandılar!”

Bazı sözler, özellikle işin içerisinde diplomasi ve siyaset varsa, olay gerçekleştikten sonra daha da anlam kazanıyor.

7 Haziran seçimleri öncesinde, Ahmet Hakan’ın programında; CNN Türk’te saz çalıp gerdan kırdığı zamanlardı Selahattin Demirtaş’ın.