Halime Gürbüz

-Herkes yoruldu konu fark etmez…

Uyumaya çalışırken beyinde zonklayan saat tik takları, açılmayan Şam fıstığı, musluktan damlayan su pıt pıtt'ı... Bu ve benzeri minik detaylar insanı sinir ediyor. Küçük, önemsiz gibi görünen şeyler kimi zaman kişiyi son derecede rahatsız edebilir, çileden çıkarabilir hatta akıl sağlığı üzerinde tepinebilir. Hele de hastaysan, gerginsen yahut uykusuzsan… N’aapıyoruz? Listeliyoruz ve uzak duruyoruz cınııım;

​Ruh hâlim, yalnızlıktan emmoğluna şarkı yazan Ferdi Tayfur gibi. Takılmıyoruz, gülüp geçiyoruz…

Hani damacananın pompasını fazla pompalamışsındır ve su gözlerinin önünde yavaşça taşarken sen de çaresizce izlersin ya öyle bir gün…

Klasik bir İngiliz bir Fransız bir Türk fıkrası ile girelim…

El işi ödevi öncesi son gece “kartonsuzluğu” var içimde… Takılmıyor ve devam ediyoruz…

Cancağızlarım, sürekli niye çok güldüğümü sorup durmayın, ben bu hayatı ciddiye alırsam çok ağlarım… Neyse gidem de mutfağı yiyem…

Hayatın tam “Amaaan…” kısmındayım…

Önceki bayram kaçırdığı danayı Discovery Channel'da görünce şok geçiren sade vatandaş gibi uyandım bu sabah. Herkese huzurlu, keyifli ve bereketli bayramlar diliyor devam ediyoruz;

Dertlere göğüs gere gere kas yapanlar da olimpiyatlara katılabilsin…

Kadın her zaman hissettiği kilodadır; tartı fazla gösterse “tartı bozuk”, elbise dar gelse “kalıbı küçük”, arkadaşı kilo almışsın dese “niyeti bozuktur” bu hep böyledir.

Çeyrek altına ‘çeyrek’ demeyin artık lütfen güceniyor. Onun bir ağırlığı, karizması var; cumhuriyetin torunu diyeceksiniz…

​Bugünkü ruh hâlim; ‘Paşa dedemlerden kalma konakta mürebbiyelerle büyümüş bir piremmses olmam sizi yanıltmasın... Alayınızı doğrar, sabaha bir şey hatırlamam!’

Dolaptaki su şişelerinden ‘kim içti de doldurmadı?!.’ sezonu açılmıştır, hayırlı olsun.

Afrika’da çalışan antropolog, bir kabilenin çocuklarına oyun oynamayı önerir. Çocukları meydana toplar. İleride görünen ağacın altına koyduğu meyvelere ilk ulaşanın ödülü o meyveleri yemek olacaktır. Çocuklara “Haydi, şimdi başlayın! Birinci olan meyveleri alacak!” der.

Hayat tam yüzümüze gülecek gibi oluyor, sonra bir şeyler oluyor…

Roma'da dünyaca ünlü San Pietro Kilisesi'nde büyük bir pazar ayini...

​Öyle bir hava ki bir güneş bir bulut, bir yağmur bir nem. Kedi olsam, dokuz canım da sıkılırdı… Neyse takılmıyoruz ve ortaya karışık devam ediyoruz…

Şu yaşıma kadar tek bir şey öğrendim; her yaşın ayrı bir ‘saflığı’ var…

Aksiyon sahnelerinde yıkılan seyyar manav arabası gibi uyandım bugün. Öylesine dağılmış, öylesine darmadağın… Madem ortalık karışık o zaman ortaya karışık…