Halime Gürbüz

Dış görünüşe önem vermeyin canım zira tuz da şekere benzer!..

İslam dünyasının gelmiş geçmiş en ünlü bilim insanları arasında yer alan ve tıp alanında önemli hizmetler veren İbni Sina vehim gücünün ispatında kullanmak üzere bir deney yapar.

​Düğünlerde çantalara göz kulak olsun diye masada bi başına bırakılmış nene yalnızlığı var üzerimde… Deriin bir nefes alıyoruz ve ortaya karışık devam ediyoruz…

​Erkek adam, doğaya kıra çıktığında eline bir sopa/ dal bulup amaçsızca sağa sola vurur… Şaşmaz…

​Havalar düzeliyor sıra moralimizde. Hadi inşallah…Geçen sene almadığım tüm ayakkabılar için kendimden özür diliyorum.

​Evet artık büyüdük. Bizi ağlatacak tek şeyin, elimizden alınan oyuncak olduğu zamanlarda değiliz. Ama hâlâ ihtiyacımız var ona; Annemize ve onun sıcak kucağına. Kollarımızı ona doğru uzattığımızda, başka tek kelime etmeye gerek kalmadan kucağa alındığımız günlerden bugüne ne değişti?.. Hâlâ her şartta karşılıksız olarak kabul eden tek liman onun kucağı... Ama…

Ev işlerini, özellikle de bayram temizliğini Marslılar yapsın!

​Öğrenim seviyemiz arttı fakat anlayışımız azaldı. Daha fazla bilgiliyiz ama, daha zor karar veriyoruz.

-Her Karadenizli eşit Karadenizli değildir. Mesela bir Trabzonlu bir Samsunludan daha Karadenizlidir. Fakat Rizeli bir arkadaşının yanında Karadenizliliği düşer. Buna ‘Haçan eğrisi’ denir.

​Altmış beş yaşında rahat yaşamak için altmış beş yılına kadar rahat yaşamamak; kapitalizmin en net tarifi…

​Yaşlı kadın yolda ağır adımlarla yürümektedir… Arkadan gelen biri soluk soluğa “Ana sizin mahalle yanıyor… Ateş her yanı sardı… Senin eve doğru ilerliyor...” der…

Çok güzel kararlar aldım, muhtemelen uygulamam… Birine bir şey anlatırken pişman olup geri kalanını nasıl anlatmayabilirim acaba diye düşünenler, birleşelim…

​Açtığınız her yaradan, hesap soracak Yaradan! Madem herkes “ettiğini bulacak”; “İyilik edin” o zaman...

Şu hayatta en imrendiğim kişilerden biri; deterjan reklamda kendini çamura atıp eve gelince dayak yemeyen çocuktur.

​Marketten alınma hurma paketinden çıkan plastik dal’ın yalnızlığı ve anlamsızlığındayım bugün... Hayırlı ramazanlar diliyoruz ve aynen devam ediyoruz;

​Bir güneş bir yağmur, kaloriferler hâlâ yanıyor ama kazak bunaltıyor. Mevsim mevsim değil sanki karışık kaset. Hayırlı ramazanlar diliyor, ortaya karışık devam ediyoruz.

​Ekmek almak için zorla bakkala gönderilen çocuk gibi uyandım bugün… Minnoşlukla hırçınlık arasında gidip geliyorum. Güneş açar gibi ama soğuk gibi. Ortaya garışık devam edelim gaari…

Çok acele lazım olduğunda içinde ekmek kırıntısı olmayan poşet bulamazsın ya, öyle bir gün. Güneşsiz, telaşlı, bornoz cebi gibi gereksiz… Sabır, bahara az kaldı diyor; ortaya karışık devam ediyoruz.

​Sanki bisikletin zinciri atmış da boşa pedal çeviriyormuşum gibi bir gün… Ülkenin konumu mu değişti ki? Neden kıştan kışa giriyoruz? Neyse, ortaya karışık devam ediyoruz…

​Suyu çekilmiş Erzincan tulumu gibi uyandım bu sabah... Yine soğuk, yine güneş yok, yine kar, gelsin artık şu bahar… Sakin oluyoruz, sıkı giyiniyoruz ve ortaya karışık devam ediyoruz.