Halime Gürbüz

Canım ne çekerse yiyorum çünkü; Koşu bandının kâşifi 54 yaşında, Jimnastiğin kâşifi 57 yaşında, Dünya vücut geliştirme şampiyonu 41 yaşında, Dünyanın en iyi futbolcusu Maradona 60, Cep Herkül’ü Naim Süleymanoğlu 50 yaşında ölmüşler.

Hayat bazen kare battaniyenin uzun tarafını bulmak gibi!.. O zaman n’aapıyoruz, kafamıza takmıyoruz. Ortaya karışık, olaylarla barışık yaşıyoruz;

Bir ülke düşünün ki; evlerde kullanılan elektrik bedava.

“Nöörüyonuz mutlu olasıcalar?” diye başlayasım var. Malum hayat zor, pandemi bunalttı, olaylar karışık. Gündem halay gibi, bir kaçırdın mı ritmi tutturamıyorsun. O sebeptendir ki soruyorum; benim keçiler sizin sürüye mi karışmış bi bakar mısınız? -“İstanbul'u 1453'te aldık, yıl 2021 hâlâ yerleşemedik...” diyenler el kaldırsın.

Bir zamanlar bir ülkede halk ayaklanır hükümdara karşı. Adalet ve düzen kalmadı ülkede diye. Hükümdar, ayaklanan halka çağrı yapar ve onları meydandaki devasa bir havuzun etrafında toplar.

-Sabah işe giderken, tüm apartman sakinlerinin dairelerinin ziline basa basa gidiyorum, ne demişler acılar paylaştıkça azalır; onlar da uyansın!..

Sultan Alaaddin zamanında üç Hristiyan papaz Anadolu’yu dolaşarak halkın kafasını karıştırmayı kendilerine görev edinmişler... Gittikleri yerlerde o yörenin en âlim kişisini bulup her biri ona cevabı bilinmeyen bir soru soruyor ve bu âlimi küçük düşürüyorlarmış... Gel zaman git zaman bu üç âlim papazın şöhreti yayılmış. Karşılarına çıkaracakları onların sorduklarında cevap verecek kimseyi bulamaz olmuşlar.

Tüm dünyadaki savaşlar için de geçerli, içimizde yaşananlar için de...

İlk defa New York’ta uygulanıp ceza hukuku literatürüne giren "kırık pencere/cam metodu", suçların önlenmesinde ve suç sayısının azaltılmasında uygulanabilecek basit bir yöntem. Bu metot, küçük suçları göz ardı etmeme ve ceza kuralını ihlal edeni affetmeme mantığını esas almıştır.

​Efem rivayet bu ya, dünya çapında bir anket yapılmış. Tek bir soru sorulmuş: "Lütfen dünyanın geri kalan kısmındaki yiyecek eksikliğine bir çözüm ile ilgili kişisel görüşünüzü dürüstçe belirtiniz." Anket büyük bir başarısızlıkla sonuçlanmış. Çünkü;

Kaç yaşında olursak olalım, muhtacız ona... Duasına... Ve kokusuna… Evet artık büyüdük. Bizi ağlatacak tek şeyin, elimizden alınan oyuncak olduğu zamanlarda değiliz. Ama hâlâ ihtiyacımız var ona. Hâlâ her şartta karşılıksız olarak kabul eden tek liman onun kucağı! Ve hâlâ en güzel koku anne kokusu...

Halk arasında "ipten adam almak" diye bir deyim vardır; avukatlar için kullanılır. "Çok başarılı bir avukat ipten adam alır" gibisinden. Araştırma yaparken rastladım bu deyimin çıkış hikâyesine...

Pandemide evde dura dura İngiltere Kraliçesi gibi oldum; arada çıkıp çıkıp balkondan el sallıyorum. İngiltere Kraliçesi demişken kendisine de başsağlığı dileyemedik. Geçenlerde eşi Prens Philip’i kaybetti. Hiiç umrum değil fakat yoğun talep üzerine konuya daldım gitti;

Ramazanda çocuk olmak; yarı tok, ama tam mutlu olmaktır!.. "Tekne orucu" tutmaktır... "Tekne/paşa/kuş orucu" çocukların yarım günle başlanarak bütün gün oruç tutmaya hazırlanmasıdır... "

Kanuni Sultan Süleyman’ın kafasına takılan ve zihnini hayli yoran bir soru vardı; ‘Bir devlet ne zaman çöker ve sonunda ne olur?’ Bunun cevabını almak için dönemin ünlü Türk âlimi Yahya Efendi’ye Sadrazamı gönderdi. Sadrazam gitti, sordu ve döndü.

Adam bir ağacın gölgesinde felsefe kitabı okuyordu. Sorular üstüne sorular kafasını karıştırmıştı. Başını kaldırıp ağaca baktı ve; “Keşke ağaç olsaydım, hiç düşünmeden yaşasaydım” dedi.

Üstat Necip Fazıl Kısakürek ve Nazım Hikmet, ramazan ayında arabayla gidiyorlarmış. Tabii Necip Fazıl oruçlu ama Nazım Hikmet değil. Nazım Hikmet Necip Fazıl ile dalga geçmek için yolun kenarındaki zayıf bir ineği işaret ederek demiş ki: - Şuna bak, oruç tutmaktan ne hâle gelmiş.

Sultan II. Mahmud Han zamanında yaşlı bir kadıncağız duymuş ki, Hazreti Hızır her gün yatsı namazında, Yenicâmi'de görülürmüş.

Vakaların yeniden pik yaptığı dönemde COVID-19'dan korunmak için maske- mesafe-temizlik şart. Mesafe hayatın her alanında iyi bir şey, temizlik zaten şart, geriye bir maske kalıyor. Çoğumuz sıkılsa da aslında maskenin hayatımıza kattığı sayısız kolaylık var.

Melih Cevdet'e sormuşlar "evlilik nedir?" diye. “Eskiden” demiş, “Kız tarafının ve oğlan tarafının ailesi bir araya gelir, yeni çiftin kuracağı yuva için beraber hazırlık yapılır, beraberce yeni ev düzülürdü. Tabii o zamanlar evler genelde bahçe içinde müstakil evlerdi. O yüzden buna 'evlenmek' denirdi. Şimdi ise yeni evliler apartman dairelerinde yani katlarda oturuyorlar, bu yüzden artık evlilik 'katlanmaktır'...”