Halime Gürbüz

Refah arttı ama şükür azaldı... Konforumuz arttı ama zamanımız daraldı. Obezite arttı ama ruhlar cılızlaştı. Kişisel reklamlar çoğaldı ama ikramlar azaldı. Öğrenim seviyemiz arttı fakat anlayışımız azaldı.

“Sen de taktın kafayı deyimlere, atasözlerine" demeyin. Yakalarsam daha pis döverim!..

“Pösteki saymak, deliye pösteki saydırmak, delinin pösteki saydığı gibi...” Sık duyduğumuz bu tabirlerin aslı ne ola ki? Efem, içinden çıkılması zor ve anlamsız bir işle uğraşmak anlamında kullanılan; nimeti külfetinden az veya elde edilen kârın, harcanan emeğe değmeyeceği durumlarda söylenen bir sözümüz ‘Pösteki saymak.’

Belki bazılarınız biliyorsunuzdur ama bilmeyenler için yazayım. En sevdiğim hikâyelerdendir... Mikro ölçekte de olsa benzerlerini gördüğüm, yaşadığım bir hikâye... Hepimize sabır ve tevekkül adına ibret olması için paylaşayım istedim yine de...

​“Gerçek dostlar menfaatleri bitene kadar değil yürekleri yetene kadar sizi sevenlerdir...”

Belki okumuşsunuzdur lakin tekrarlamakta fayda var; başkasının balını kendi ağzına zehir etmektir haset... Dahası ve en fenası tedavisi mümkün olmayan en öldürücü ahlâk hastalıklarından...

Charlie Chaplin, nam-ı diğer Şarlo; sessiz filmlerin unutulmaz ismi, dünya sinemasına yön veren ünlü komedyen.

*Açık sözlü olmak iyidir. En kötü ihtimalle sonradan kaybedeceklerini en başta kaybedersin. *Tavus kuşunun düşmanı kendi kuyruğudur... Bülbülü kafese koyan tatlı dilidir.. Tilkiyi tuzağa düşüren süslü kürküdür... Kendimizde görüp pek sevdiğimiz bazı vasıflar aslında zayıflığımız ve felaketimiz olabilir.

Çalışkan olursun inek derler, Akıllı olursun çakal derler. Erken yatarsın tavuk derler, Geç yatarsın gece kuşu. Sesin güzelse bülbül derler, Kötüyse karga.

Efem, malumunuz kadınlar evcimen ve naif yapılıdır. Oysaki erkekler öyle değil... Onlarda doğuştan avcılık, adrenalin tutkusu var! E günümüz hayatında bu mümkün olmadığına göre ne yapacaklar; spor…

Başarılı bir Amerikan şirketinin danışmanı iskelede manzarayı seyrederken küçük bir balıkçı teknesi iskeleye demirledi. Teknenin içinde Meksikalı bir balıkçı ve bu balıkçının tuttuğu anlaşılan birkaç büyük sarı yüzgeçli orkinos vardı. Amerikalı danışman Meksikalı balıkçıya tuttuğu balıklarının kalitesi için övgü dolu şeyler söyledi ve onları yakalamanın ne kadar sürdüğünü sordu. Meksikalı balıkçı “Çok az bir süre…” diye cevap verdi.

İsveçli bir kimya mühendisi 1888 yılında bir sabah gazetede okuduğu bir haber yüzünden şaşkınlık ve telaş içerisindeydi.

​Bir adam çok sevdiği bir kadına şiirler yazıyordu. Sonra kadın ansızın onu terk etti. Adam kadının ardından şiirler yazmaya devam etti. Daha çok yazdı… Ve günün birinde çok ünlü bir şair oldu... Yıllar sonra kadının yaşadığı şehre gitti ve büyük bir şiir dinletisi sundu.

20 Temmuz 1969'da Neil Armstrong ve Buzz Aldrin, Ay’ın yüzeyine indiler. Apollo 11’in astronotları bu seyahatten önceki aylarda ABD’nin batısında Ay’a benzeyen ıssız bir çölde eğitim gördüler. Bu alan pek çok Kızılderili topluluğuna ev sahipliği yapıyordu.

Eğer, çevredekiler paniğe kapıldıklarında ve bunun sorumlusu olarak seni gösterdiklerinde sen başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybetmezsen;

“Kilo almışsın sen...” Bu cümle hem kg bazında hem manevi anlamda ‘ağır konuşmak’tır. ‘Ölmeden önceki son sözler’ listesine girebilir. Erkeklerde etkisi şiddetli değildir. 'Kilo almışsın’ı geç “Oğlum bu ne ayı gibi olmuşsun’ dense bile, göbeğini alttan pışpışlayıp “hakkaten yaa’ diyerek tasdik eder, problem olmaz... Lakin, ama fakat; dikkaaayt! Bir kadına kilo almışsın dediğinizde can güvenliğiniz tehlikeye girebilir!

Kadının evinde cam kırılmıştır, camcıyı arar ve siparişi verir. Yarım saat sonra zil çalar. Kadın diyafondan seslenir:

Hani bir şarkı var nakaratı; “Gelen vurduu, giden vurduu, gelen vurduu, giden vurdu…” Safiye Soyman’ın çok neşeli bir şekilde söylediği dramatik şarkı.

​Dünyanın en kutsal vazifesini kendisine hayat tarzı benimsemiş, gözü pek, yüreği güzel tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü can-ı gönülden kutluyor, mesleğini yeni icra etmeye başlayan bir öğretmenin yaşadıklarıyla sizi baş başa bırakıyorum:

​Hayat kimseye gül bahçesi vadetmiyor. Sonuçta imtihan dünyası. Bu bilinçle sıkıntıları odak noktası yapıp kilitlenip kalmamalı... Profesör sınıfa girer ve öğrencilere sürpriz bir yazılı yapacağını söyler. Öğrenciler biraz telaşlanır ve merak ederler soruları.