Halime Gürbüz

​Japon yazar Masumi Toyotome, “Sevgi üç türlüdür” kitabına “Dünyada sevilmek istemeyen kişi yok gibidir” diye başlıyor.. “Ama sevgi nedir? Nerede bulunur? Biliyor muyuz?!..” diye soruyor.. Ve açıklıyor: “Dünyada üç tür sevgi var; ‘Eğer’, ‘çünkü’ ve ‘rağmen’ sevgi türleri…”

​-Amerikan: Hey dostum burda bir problem mi var? Türk: N’oluyoooo ülen burda?

​Farkında mısınız saç boyaları bi değişti. Eskisi gibi değiller. Hiç beyazları kapatmıyorlar (ki bende tek tel beyaz yok, bi arkadaşımdan duydum ehe ehe), iki yıkamada akıyorlar, bir de üstüne saçı katır kutur sertleştiriyorlar.

​Biz kadınlar alışverişi severiz. Sinirlere iyi geliiir, formda tutaar, sakinleştirirrr, bakımlı gösteririir falan.

-Hayat adil değil ama yine de güzel!

Yaşlı Kızılderili reisi kulübesinin önünde torunuyla oturmuş az ileride birbiriyle boğuşup duran iki kurt köpeğini izliyordu.

İş dünyası vahşi bir orman olsa, patron aslan olurdu, tamam da... İnsanı iş hayatından da canından da bezdirenler kim ola?

​Eee, kasıma da vardık hayırlısıyla. Sonbahar… Kışa yarım adım var… Bir açıp bir kapayan havalar… Arada da eşek öldüren güneşi, oooh hasta eder devirir dağ gibi bünyeyi. Mevsim itibarıyla çoğumuzda soğuk algınlığı, nezle. Pek tabii ki bende de… O değil de, öksürük fena!..

​Takılmaya ona şuna buna, sen devam et yoluna, der Ozan Deliborazan. Tıpkı hikâyedeki bilge gibi; Büyük bir Japon bilgesi, çölde kumlar üzerinde oturmuş tefekkür hâlindedir.

​Şeyh efendi, şeriat, tarikat, hakikat ve marifet arasındaki farkı soran bir talebesine; “Karşı medresede rahlelerine eğilmiş ders çalışan dört kişi var görüyor musun? Sen git bunların hepsinin ensesine birer şamar at, sonra gel sana anlatayım” der.

​Sinirli mi uyanıyorsunuz, evliliğiniz çıkmaza mı girdi, sağlığınız mı bozuldu, tabir edilemeyecek saçmalıkta rüyalar mı görüyorsunuz, patron zam yapmadı mı, hoca size taktı mı? Sebebi, Yorgan Mafyası! Çektiler üzerimizden 'yün yorganları', sürdüler piyasaya sentetik olanları! Sentetik hastalıklar, sentetik ilişkiler, sentetik sıkıntılar sardı her yanımızı...

​Greater Idaho Falls Bilim Fuarı’nda, bir lise öğrencisi, yöre insanlarını, hazırladığı projeyi imzalamaya davet etti.

Arada doğru olanları da vardır lakin sürekli duymaya ve yalan olduğunu bile bile inanmaya devam ettiğimiz yalanlar var. Her mesleğin kendi içinde anı kurtarmaya yönelik "pembe", "beyaz" artık her ne renkse yalanları derledik;

MutIuIuğu tatmanın tek çaresi, onu payIaşmaktır. Byron

Rahip Brunson için mahkeme kararını verdi. Adam gitti kavga bitmedi!.. Anlayan anlamayan, bilen bilmeyen oturduğu yerden eleştiriyor…

Seksen yaşındaki dede sordu eşine: “Gençliğimizi hatırlıyor musun hatun? Hani o birbirimize ilk sevdalandığımız günleri?” Nene; “Evet, çok özledim” dedi.

​Gece yarısı otobanda arıza yapan Murat 124’ün şoförü Temel, o sırada yoldan geçmekte olan bir Ferrari’yi durdurur ve kendisini benzinliğe kadar götürmesini rica eder.

​Güçlü kadın sevilmez!

Ağır bir yükün kaldırılmasını veya alt tarafında yapılacak bir çalışmada otomobil vb. taşıtların yerden yükseltilmesini sağlayan aletin adı kriko. Bir nevi kaldıraç. Yahuu tatil günü ne işimiz olur krikoyla demeyin, onunla da çıkarılacak dersler var, zihin ve keyif kaldıracı olarak kullanmayı deneyelim.

İnsan yorulur bazen… Yorarlar çünkü!