21 Ocak 2018
Kafamı nerelere vurayım!..
Eskiden ‘kafasına vura vura terbiye etmek’ vardı; hatırlarsınız şu kalıp sabunlar, hamam taslarını. Yıkanırken kafaya vura vura kıpraşmamayı, düzgün durmayı, zırlamamayı öğrenirdik; bir nevi bedensel terbiye olayı. Bir de ‘kafasına vura vura öğretmek’ vardı… Öğretmen, ebeveyn cetvel, kızılcık sopası, şaplak marifetiyle çocuğun beyinciğine doğru vurur, darbelerle eş zamanlı öğrenmesi gereken şey tekrarlanırdı. Nasıl bu kadar akıllı olduk zannediyorsunuz? Hoş, büyükler ‘kafasına vurma aptal olur!’ da derdi ama tam tersi olanlar da belirlendi.