Hikmet Köksal

Vazgeçtim idamdan(!) adamları içeride tutun yeter... Müebbet hapse mahkûm seri katil dışarıda sekizinci cinayetini işlemiş!..

BRICS zirvesindeki konuşmasında Devlet Başkanı Erdoğan’ın “mevcut küresel sistemin küçük bir azınlık dışında kimseyi tatmin etmediği ve devam etmesinin de mümkün olmadığı” sözleri bana ABD'li yazar Jack London’ın “Demir Ökçe” romanındaki kahramanın “Yeni bir dünya düzenine” duyulan ihtiyacı ifade için yaptığı konuşmayı hatırlattı.

Damarımıza basıyorlar, içimizi kanatıyorlar. Gazeteler kendisini seyreden anne ve babasını muzip gözlerle süzen 11 aylık Mustafa’nın resmini paylaşıyor.

"Fakir bir ailenin oğlu değildi, Harvard'a girene kadar çocukluğu orta sınıfa dâhil bir ailenin çocuğu olarak geçti. Ama hâlâ içinde bir yerlere çöreklenmiş güvensizlik duygusunu hissediyordu. Salonda kaç kişi olduğundan emin değildi ama herhâlde iki yüz kişi olmalıydı.

Avrupa, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en derin krizini yaşıyor ve bu krizin adı “ırkçılık”tır. Avrupa için ABD’nin en popüler fay hattı “San Andreas Fayı”ndan daha büyük ve tahripkâr bir tehlikedir.

Bir asırdan fazla zamandır, İslamiyet’i ters yüz etmek, her şeyi tersine çevirmek, dönüştürmek için yapılan saldırılar çok farklı bir boyut kazandı.

Ailelere, öğrencilere seminerlerde konuşurken sık anlattığımız bir hayat hikâyesi vardı, Ziğ Zagler’den (See You at The Top) nakille;

Yine yüreğimizi yakan çocuk ölümlerini konuşuyoruz. Her kafadan bir ses çıkıyor, bu kim bilir aynı yılanın aynı delikten bizi kaçıncı ısırışı. Ankara’da komşusu tarafından öldürülen 8 yaşındaki Eylül Yağlıkara’nın ardından bu defa 18 gündür kayıp olan 4 yaşındaki Leyla Aydemir’in cansız bedeni dere kenarında bulundu. Küçük Leyla’nın açlıktan öldüğü açıklandı.

Umudunu CHP’ye bağlayan ancak seçim sonuçları karşısında “Sizinle olmuyor Kemal Bey” diyerek CHP’yi kurtarmaya soyunan bazı yazarların korkusu gelecek seçimlere de Kemal Bey ile girmekmiş.

Bu satırları yazarken oy verme işlemi devam ediyordu, siz okurken ise güçlü bir ihtimalle Başkan seçilmiş ve parlamentonun siyaseti temsil formu şekillenmiş olacak. Kuvvetler ayrılığından ziyade “kuvvetlinin tecavüzü” altında, şekilden şekle giren (yasama yapan) bir müessese olduğunu yaşayarak öğrendiğimiz Meclis, bürokrasi-yargı ve akademik iç iktidar zümrelerinin tahakkümü altından kurtuluyor. Çünkü artık meclis, hedef olmasını gerekli kılan, mütecavizlerin iştahını kabartan pozisyonda değil.

“Sekülerleştirilme/Dünyevileşme” ne anlam ifade ediyor? “Cehil ve hayvaniyetin artması” anlamına gelen bu kibar kelimenin ifade ettiği toplumsal tahribat en yıkıcı silahtan daha güçlü bir tahrip silahıdır.

Partiler aday listelerini açıkladı. Seçen, seçilen ve seçilemeyenler açısından kolay değil ancak fazla gerilmeye de gerek yok. Bundan sonrası meydanla millete kalmış. Tabii adayların kimliği, kişiliği, performansı da etkili olacak. Ama her halükârda eski alışılmış sataşmalara pek rastlanmayacak.

31 Mart 1975’te Süleyman Demirel’in başkanlığında TBMM’de grubu bulunan muhafazakâr eğilimli AP, MSP, MHP ve CGP arasında CHP’nin yeniden iktidar olmasını engellemek için bir koalisyon hükûmeti kuruldu. Ancak bu kolay olmadı.

Fırtına şimdilik dindi ve 24 Haziran 2018 erken seçim tarihi oldu.

ABD-İngiltere ve Fransa, Suriye’ye yaptığı ortak hava harekâtında Esad’ın boşalttığı üsleri vurmuş. “Hazır ol Rusya, en gelişmiş ve güzel füzelerim yolda” diyen Trump’ın uyarısıyla tedbirini alan Esad’ın kaybı birkaç bina.

Konya İl Millî Eğitim Müdürlüğü'nün şehirdeki vakıflarla ortak düzenlediği “gençlik ve inanç” konulu çalıştayın raporunda “anlatılan dinî bilgilerdeki tutarsızlıklar nedeniyle öğrencilerin deizme kaydığı” sonucunun yer aldığı iddiası yeni bir tartışma başlattı...

​Geçtiğimiz hafta Akademik Dünyamızda yaşanan üç olay gündemdeydi.

Geçirdiği bir trafik kazasında ölümden dönen, ama yine tartışmalı bir kazada hayatını kaybeden Rahmetli Vali Recep Yazıcıoğlu, konuşmalarına sıkça "Toplumumuzda neredeyse trafik kazası geçirmeyen ve kamyon çarpmayan tek bir aile yok gibi” derdi.

Geçtiğimiz hafta içi, Doğan Medya Grubu'nun satışı “gazetelerin geleceği ne olacak” sorusunu yeniden gündeme getirdi. Belli ki bir medya grubunun el değiştirmesinden rahatsız olanlar, bu satışı yazılı basının geleceği için endişe verici olarak değerlendiriyor.

Kimi çevrelerde çok daha uzun sürmesi ve çok daha büyük kayıplarla bedel ödenmesi beklenen Afrin operasyonu beklentilerin aksine daha kısa sürede başarıyla sonuçlandı. Elbette ki bu başarının Türkiye için bölgede yakın gelişmelere yön verecek diplomatik sonuçları ve iç siyasette karşılığı olacaktır.