Hikmet Köksal

​Ukrayna savaşında saldırgan taraf Rusya olsa da asıl olan bu savaşın ABD’nin büyük planın bir parçası olduğudur. Çözümü mümkün kılacak olan da bu tezgâhın taraflarca fark edilmesi olacaktır.

​Kiev kuşatmasına karşı Ukranların verdiği karşılık net ve anlaşılır. “Buradayız, hiçbir yere gitmiyoruz!..” Uzmanlar bu savunmanın iki aya kadar uzaması durumunda sadece işgalcilerin değil onu iştahlandıranlarında da ağır bedel ödeyeceklerini söylüyor.

Bizi ilgilendiren ve hatta ilgilendirmeyen olaylar hakkında hüküm verirken, çözüm üretirken elimizdeki bilgiler çoğu zaman yeterli ve doğru olmuyor, olayların esasına inemeden yanlı, yanlış ve kirli bilgilere dayanan yargılara ve çözümlere varabiliyoruz. Bazen de çözümün kendisi telafisi mümkün olmayan sıkıntılara sebep oluyor.

Seçimlere daha bir buçuk yıl var. Neredeyse geçmiş koalisyon dönemlerindeki çoğu iktidarın ömründen daha uzun bir süre ama sandık yarın önümüzdeymiş gibi seçim havasındayız. Ayaküstü sohbetlerde bile “kim kazanır?" sorusu her ortamın tartışma konusu…

Millet İttifakı 2023 seçimleri için yetersiz görünen siyasal tabanını güçlendirmek için HDP desteğini garantilemek çabasında. Merkez partiler ise seçmenin HDP tahakkümünden kurtulması için taleplerini dinleyecek “yeni siyasi ve sosyal politikaları” geliştirmek yerine eski alışkanlıklarıyla meşgul.

Psikolog Maslow’un insan ihtiyaçları sıralamasında; fizyolojik ihtiyaçlar yani yiyecek, giyim ve barınma, emniyette ve güvende olmak, sosyal ihtiyaçlar, arkadaşlık, benlik saygısı ve kendini gerçekleştirme yer alır.

Anadolu’da bir şehirde kar yağışı “bereket” olarak karşılanır. Herkes kapısının önünü, Belediyede yolları kürediğinde, insanlar kendi aracını iki gün yerinde bırakıp iş yerine toplu taşıma araçları kullanıldığında sıkıntı yoktur. Ama söz konusu İstanbul gibi büyük kent olunca bereketin adı “Beklenmeyen felaket” olur.

HDP’yi küstürüp desteğinden mahrum kalmaktan çekinenler sandığın efendisinin millet olduğunu unutuyor. Çocukları dağa kaldırılan ailelerin HDP binası önünde 872 gündür süregelen oturma eylemini görmezden gelenler bu mücadelenin kırk yıllık geçmişini yaşayan seçmen kitlesinin hassasiyetini ve varlığını yok sayıyorlar.

​“Hayat eve sığar” derken evlere sığmamaya mı başladık?

“Sel gider, kum kalır" sözü sanki pandemiden sonraki hayatımız için söylenmiş. Uyarı niteliğindeki söz “geçici olanlara değil, kalıcı olanlara önem vermek gerektiğini” vurguluyor.

​Bütün bir haftayı “Kum Fırtınası” değil bir “Kur Fırtınası” içinden geçerek tamamlıyoruz.

​Çin’de başlayıp bir tsunami dalgası gibi tüm dünyayı vuran pandemi her şeyi azmanlaştardı! Gerçekten de hiçbir şey eskisi gibi değil. Pandemiyle gelen enflasyon dalgasında Dolar/TL kurundaki yükselişin ne zaman bir geri dönüş yapacağı hakkında farklı görüşler var.

​Sonunda Meclis kürsüsü Kemal Kılıçdaroğlu’nun el-kol hareketleri ile “Olacak O Kadar” ekranına döndü. “Olacak O Kadar” seksenli yıllarda Levent Kırca'nın oluşturduğu ve 22 yıl boyunca televizyon kanallarında yayınlanan, sosyal sorunları ekrana taşıdığı bir eleştirel-güldürü programıdır.

Hoşumuza gitmese de ülkenin genç kuşaklarından önemli bir kısmının özellikle pandemi sürecinde yurt dışına göç etmekten söz ettiği dillendiriliyor. Sebebi, gençlerin mezuniyet sonrası iş bulmadaki alan darlığı.

Önceki gün 13,50 liraya kadar çıkan dolar bu satırları yazarken 11,60’a, avro ise 15,20’lik tarihî zirvesinden 13,50’ye düştü. Altın fiyatı da aynı geri dönüş yolunda. Sıçramaya başladıkları yere geri dönecekler mi? bunun cevabı henüz yok. Kur fiyatlarındaki bu “gel-git”leri izah etmek de zor.

Bazı işlerin hak ettiğinden fazla emek ve karşılık aldığının anlaşılması fazla zamana muhtaç değil. Eğer anlatan uygun dili kullanıyorsa ve anlattığına önce kendisi inanıyorsa…

Neden bazı ülkelerin müreffeh, bazılarınınsa geride kaldıkları sorusuna hepimizin farklı cevaplarımız olsa da hemen çoğunluk “Bilgiye ulaşmak, bilginin kullanılması ve dünyada olup bitenleri okumakla” ilgili olduğunda birleşir. Mesele, bilgiyi hayatının merkezine alacak ve geleceğimize yön verecek bir öncü kuşağı nasıl yetiştireceğimiz. Bunu nasıl yapacağımızla ilgili entelektüel ve akademik çevreden yeterli sesleri duymuyoruz. Ekranlar ve medya bir türlü günlük “harala gürele”nin işgalinden kurtulmuyor.

HDP tabanından parça koparmak için tezkereye ‘hayır’ diyen Kılıçdaroğlu en çok terör örgütünü sevindirmiş olmalı ki PKK yöneticileri “CHP hayırlı bir iş yaptı” demiş.

ABD Türkiye’de, uyumlu çalışacağı bir iktidar istiyor ve iktidarı değiştirme hedefiyle kargaşalık planını yoğunlaştırıyor. 10 büyükelçinin “Kavala” bildirisi de seçimler öncesindeki kaos planı içinde olduğu kanaati hâkimdir.

Aydın Kuşadası’nda önceki gün geleceğe dair alarm zillerinin çaldığını gösteren “failleri ve mağdurları” gençler olan bir olay, bütün Türkiye’yi derinden sarstı.