İrfan Özfatura

Fotoğrafları pazarlayan yarbay, aczi hissedilen bir Menderes resmine istediği fiyatı açıklıyor “100 bin lira!” Hürriyet gazetesi parayı ödeyip alıyor. Meslektaşları çok bozuluyor, onları piyasayı yükseltmekle suçluyor.

Darbe bir haksızlık hırsızlıktır. Bu millet seni yedirmiş, içirmiş, giydirmiş, okutmuş mezun etmiş. Maaş, makam sahibi yapmış, lojmanını vermiş. Ama sen onun parasıyla alınan silahı ona doğrultup da baskıya kalkarsan...

İskeleti çelikle kurulan İkiz Kuleler, malzeme ve mühendisliğin zirvesidir, değil tayyare, uzay mekiği çarpsa çökmez ve asla un ufak olmaz, etrafa dağılmaz.

Virüsü, tedbiri derken uzun zamandır kapalı olan eğitim kurumları yarın itibarıyla yüz yüze eğitime başlıyor, başta öğrenciler olmak üzere herkesi tatlı bir telaş sardı...

Japonlar, Koreliler yılda 60-70 kilo balık yiyor, hem avcılık yapıyor hem havuzlarda yetiştiriyor, yetmez gibi bizimkileri de satın alıyorlar.

O günlerde Avrupa’da nüfusu 100 bini aşan üç şehir vardır, İstanbul, Edirne ve Belgrad!

1521'de tanışmıştık 500 Yıllık hukukumuz var O günlerde Avrupa'da nüfusu 100 bini aşan üç şehir vardır, İstanbul, Edirne ve Belgrad!

Yeşilyurt, Malatya’nın en gelişen bölgesi, nüfusu 300 bini aştı, bir yıl gelmeyen tanıyamıyor.

Her ne kadar hakiki hüviyetiyle efsa-nevî şahsiyeti birbirine karışsa da Battal Gazi diye biri var.

Bakıyorum da her ekranda bir akademisyen, gitmemiş, görmemiş ama konuşuyorlar rahatlıkla. Biz derin tahlillere girmeyecek, sadece gördüklerimizi yaşadıklarımızı anlatacağız okuyucularımıza.

Bir gemi Panama Kanalı sayesinde 9 saatte geçer okyanustan okyanusa. Eğer Güney Amerika’yı dolansa 13 bin kilometre ve 22 gün eklenecektir rakama... Yakıt, zaman, yıpranma... Ne masraf ama...

Eğer mektepte müzik muallimi yoksa yerine coğrafyacı girer: Kim türkü söyleyecek? Tamam, sen oku! Bu kadaaar.

Pul, piyango, kurban derileri, zekât, fitre, mekteplere dağıtılan zarflar. Hesapsız para akınca kurumun imalat gibi bir çabası olmaz... THK Kayseri Tomtaş’ı batırır, Nuri Demirağ’ı batırır, Vecihi Hürkuş’u batırır, alışkanlık mı yapar ne, sonunda kendini batırır...

1975 yılında Lübnan’da kurulan Marksist silahlı tehdiş örgütü 31’i diplomat, 77 insanı öldürür, yüzlercesini yaralar. Bombalı suikastlarda birçok ecnebi de hayatını kaybeder ya da sakat kalır.

“İstanbul’dan Ankara’ya gitmekte olan Cetturizzzmin sayın yolcuları! Hareket saatiniz gelmiş olup...”

Bugüne kadar olimpiyatlara 940 sporcu götürdük. 95 defa kürsüye çıktık. Madalyaların 63’ü güreşten geldi 11’i halterden, 11’i de tekvandodan...

Tupolev son düzlükte öne çıkmış, dolu dizgin koşmakta, Concorde gümbür gümbür gelmektedir arkadan...

Bu müzedeki makinelerin tamamı faal, takın pilini, filmini; yürüyün, hiçbiri yolda koymaz.

Yasaklar kalkmış, imkânlarımız artmıştı, hacca ve umreye gidiyorduk rahatça... Hele şu işi halledelim sonra, salgınmış, karantinaymış, gelir miydi aklımıza?

­Ecdat mukaddes beldeleri imar eder, mukaddes mekânların tamir ve bakımlarını yapar, emniyeti sağlar, ahalisine harçlık dağıtır, kapısına tren getirir hatta. Sırf Hac için yılda 350- 400 bin altın harcar, kimseden kuruş almaz.