İrfan Özfatura

Lazca dışında lisan bilmezdi, kitap hazırlamadı, televizyon programlarına katılmadı. Lakin en büyük ödülü o aldı: "Ardından ağlandı!"

Kutbüddîn-i Bahtiyâr Kâkî ve Hâce Muînüddîn-i Çeştî hazretlerinin talebesi, Alâüddîn Ali Sâbir ve Nizâmüddîn Evliyâ'nın hocası... Milyonlarca Hindli İslamı onlar vasıtasıyla tanıdı...

İsmet Hoca'nın kalemi üretken, dili sade, üslubu akıcıydı. Hadiseleri tarihçi gözüyle yorumlardı. Gazetemizdeki "Gerçeklerin Aynasında" köşesi unutulmadı.

Ahiler savaş zamanı silah kuşanırlar, barışta çalışır üretir ekonomiye hız katarlar. Tekke ve zaviyeler açar, seyyahları, tüccarları, talebeleri ağırlarlar.

Valide Sultanlar genelde cömert olurlar. Yenicami, Valide Camii, Kapalıçarşı, Pertevnihal Külliyesi, Gureba Hastanesi onlardan yadigârdır İstanbullulara...

N. Ataç Türk dilini bozmaya ve peyderpey unutturmaya çabalar. Gayesinin "Latince ve Grekçe'yi hakim kılmak" olduğunu saklamaz

Resulullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) bir keresinde karşımıza çıktılar, o gül yüzüyle, o tatlı sesiyle, imana, İslâma çağırdılar. "La ilahe illallah deyin, felaha erin!"

Olcay Yazıcı'yı ilk defa dinleyenler öfkesinden ürkebilir ama dostları onu iyi tanır, huzursuz olmazlardı. Babıalinin asabi çocuğu masa yumruklasa ne olur, bilirler ki birazdan tebessüm dağıtacaktı.

Hidroloji profesörlerinden Mehmet Yücel, mesleğinin zirvesinde bir isimdi. 5 dilden "lisan tazminatı" aldığı için maaşı rektörünkini geçerdi...

Denov Özbekistan'ın Tacikistan sınırındaki şehri. Normalde Afganistan hududuna kadar inmeli ve Tirmizi'den tekrar tırmanmalısınız yukarılara. Bu güzergâh git gel 1600 kilometre. Bir günde çok zor!

Yol kenarında büyücek bir tabela görüyoruz. "Dil bayoru dest karda" Gönül zikirde gerek, elin işte ola! Halkın arasında duracaksın, çalışacaksın. Tembellik mi? Asla!

Biraz Şintoizm inancı, biraz da yoğruldukları efsanelerden olacak, Japonlar imparatorlarını fevkalbeşer sanırlar. Güya onlar istisnadır, kutsaldır, sıradan insanlarla muhatap olamazlar

Vehbi Arvas kadife kadar yumuşak, su kadar duru bir insandı ama haramlara karşı da çelik duvar. Özel radyoculuk tarihinde ayrı bir yeri var. Görme özürlü birine program yaptıran gözü kara bir adamdı o... İpek ruhlu bir adam... (Mehmet Çelenk)

Gençlik yıllarında Yahudilere verip veriştiren Nixon, iktidara gelince tam aksini yapar. Kissinger'la el ele verir, siyonistlere çalışırlar

Frunze'nin amacı açık ve nettir: "Türkistan'ı işgal!" Kurmaylarına "Türklerle niye savaşıyoruz ki" der, "Getirelim Tatarları birbirlerini kırsınlar!"

28 Mayıs 1960 günü kimse sokağa çıkmadı, aydınlar tepki koymadı. Bu da ihtilalcileri cesaretlendirdi, darbe bayramlaştırıldı. Adnan Bey, kendisini darağacına götüren savcıya "sizi de yorduk" diyecek kadar zarif, darbeciler ise idamda kullanılan ipin bedelini Menderes'in eşinden isteyecek kadar kabaydı!..

Fransızca, İngilizce, Arabî, Farisî bilirdi. Başta Tatarca olmak üzere Türk lehçelerine hakimdi. Almanya'ya gittiğinde yaşı 52'ydi, oturup 6 ayda Almanca öğrendi.

Seyyidet Nefîse Hazretlerine sormuşlar "Neden Mısır?" Çünkü demiş, Kur'an-ı kerimde beş yerde adı geçiyor!

Kahire gece daha güzel, çünkü karanlık dağınıklığı örtüyor. Akdeniz sahillerine oturan İskenderiye ise düzgün bir şehir, gece gündüz fark etmiyor.

Hani eskiden Üsküdarlılar Eminönü vapuruna bindiler mi "İstanbul'a gidiyoruz" derlerdi ya, Araplar da Kahire yoluna düştüler mi "Mısır'a gidiyoruz" diyorlar.