İsmail Kapan

"Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer." Ata sözü olarak, kendi tecrübemizi yansıtması gereken bu hayat düsturu, nedense bizim insanlarımıza yabancı!..

Türkiye'de iç barışın sağlanması ve toplumsal kaynaşmanın güçlü biçimde hayata geçmesini önlemek için, iç ve dış odaklar var gücüyle çalışıyor...

Belediye otobüslerini, banka şubelerini, vatandaşların iş yerini ve binek otomobillerini cayır cayır yakan, molotofkokteyli niçin silah sayılmadı?

Her fırsatta AK Parti iktidarını örselemek isteyen kalem leşkerleri, ABD'nin ikircikli politikaları üzerinden hükümete salvo yapıyorlar...

Bugüne kadar yeterince yüksek sesle söylenmeyen, ama söylenmesi gereken şeyler, net biçimde dile getirildi. Bu çok önemli bir dönüm noktasıdır...

2. Dünya Harbi sonrasında kurulan BM düzeni, esasen 45 yıllık Soğuk Savaş Döneminin bitmesiyle çağdışı kalmış bir yapı. Şeklen var ama...

1920 yılında kurulan Milletler Cemiyeti, âdeta ölü doğmuştu... Sadece 27 sene yaşadı. 1945'te kurulan Birleşmiş Milletler de şimdilerde mefluç bir halde!

1992 Nisan'ında Türkiye-Irak sınırında yaşanan insani dram, bu defa Suriye sınırında tekrarlanıyor. O gün insanlar soğuktan ölüyordu, bugün ise sıcaktan!

Suriye ve Irak'tan, yeni mülteci akınlarını önlemek için her iki komşu ülkenin sınır topraklarında, bir tampon bölge kurulması süreci hız kazandı.

Davutoğlu, Irak ve Suriye'deki gelişmelerin, "komşularla sıfır sorun" politikasına yapılan eleştirileri net biçimde boşa çıkardığını belirtiyor...

ABD'nin Savunma ve Dışişleri Bakanları bir hafta içinde peş peşe Ankara'yı ziyaret ettiler.

2002 yılı Kasım ayında iktidara gelen AK Parti, ateşten üç top misali üç meseleyi kucağında bulmuştu... Yeni hükümet için de üç önemli mesele var.

Toplu ölümlerin meydana geldiği her iş kazasından sonra, ülkemizde aynı tartışmalar yaşanır ve aynı soru sorulur: Bu facianın sorumluları kimler?..

Cumhurbaşkanlığına vekâlet konusu bir kez daha tartışma konusu oldu. CHP'li Hamzaçebi, yanlış madde hükmüyle Arınç'a cevap vermeye çalıştı.

62. Cumhuriyet Hükümetinin programı bugün Meclis'te müzakereye açılıyor. Bakalım iktidar ve muhalefet kanadı arasında nasıl bir diyalog cereyan edecek...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan göreve gelişinin beşinci gününde ilk yurt dışı seyahatini Kuzey Kıbrıs'a gerçekleştirdi.

Son yirmi günde yaşanan siyasi tempo, herhalde başka bir ülkede yaşanacak cinsten değil. Şüphesiz bu, Türkiye'nin dinamizmini net biçimde anlatıyor...

Yedi yılda ne kadar da çok şey değişmiş... 2007'de 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, "devir teslim töreni istemiyorum" diyerek bir akşam üzeri kapalı kapılar ardından görevi 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e devretmişti.

AK Parti'yi farklı kılan husus, "misyon partisi" olması... İsimler üzerinden değil, ilkelere dayalı siyaset yapmasıdır. Onu rakiplerine göre çok daha güçlü kılan da budur.

Övgüde ve yergide dozu kaçırmak, ifratla tefrit arasında savrulmak sağlıklı bir durum değildir. Tabii ki ciddiyet ve samimiyet açısından sorgulanır!..