Kemal Belgin

Futbol Federasyonu birinci asbaşkanımız Servet Yardımcı, bu defa UEFA yönetim kuruluna seçildi. Tebrikler! Bendeniz, Yardımcı bu işe ilk soyunup kaybettiğinde, “Erken oldu, zamanı iyi değildi” diye yazmış, yeğeni dostum Ethem kanalıyla sitem yağmuruna tutulmuştum. Neyse şimdi övünüyoruz. Ancak ne var ki, Yardımcı, Şenes Erzik gibi bir futbol dünyası fenomeni sağken ona uğrayıp feyiz alması gerekir. Şenes için böyle bir şans da rahmetli Necdet Çobanlı ağabeyimizdi. Şenes kardeşimin gençler komitesine seçildiği 1980 Roma kongresini hiç unutmam. Necdet ağabey bir yandan, Togay Bayatlı bir yandan, naçizane bendeniz bir yandan, kongre salonunu ölçmüştük neredeyse... Sonra mı? Şenes, başkanlar da dahil, UEFA’nın bence hep bir numarası kaldı.

Futbol resitali sunan Trabzon-Beşiktaş maçından sonra Kadıköy’deki bu karşılaşma hayli yavan ve zevksiz kaldı…

Geçtiğimiz hafta sonuna doğru, yani bizim Moldova ile oynadığımız hazırlık maçından kısa bir süre sonra, Barcelona tarafından Arda’nın kasığından sakatlanmış olduğu ve üç hafta sahalardan uzak kalacağı açıklandı. Meğerse Moldova maçında da bu yüzden oynamamışmı

Bu maçta Levent Hoca’nın bir Süper Lig takımı yönetmek için birkaç fırın ekmek yemesi gerektiği ortaya çıktı

'Karabük çok kötü, F.Bahçe biraz iştahlıydı. Topa dokunmamış Van Persie bir avantayı gole çevirip skoru belirledi…'

Tam bizim haftalığın bir bölümünü yazıp kaydedeyim derken, baktım ekranda Galatasaray Başkanı Dursun Özbek mali genel kurulda konuşuyor.

'Koca oyunda maçı yayınlayan televizyondaki konuşanlar dışında acaba Türkiye’de kaç kişi ‘Ne oynadık be!’ diyebilecek? '

Bazı ekranlardaki kendini gerçekten de yorumcu sananlara göre UEFA, Avrupa Kupaları kura çekimlerinde hile yapıyordu. Yani bir anlamda şike...

Şenol Hoca’nın maçın ilerleyen bölümlerinde sanki beraberliğe razı olması biraz garibime gitti...

F.Bahçe savunmasının yenilen gollerde orta alanıyla birlikte büyük teknik yanlışlar işlediğini maçı banttan izleyerek görmesi gerekir

Hangi Fenerbahçeliyi görsem, tanıdık veya bizi tanıyan hep şu soru ile karşılaşıyorum; “Abi, bu Karavayev’i kim getirdi yahu?” Okur da, izleyici de bu soruyu sormakta haklıdır. Adam tribünde kombine almış sanki...

F.Bahçe 30. dakikadan sonra her an yardımlaşarak rakibin artık giderek tükenen koşularına ve fiziksel hamlelerine iptal damgası vurdu

İki ayaklı bir kupa maçında rakip sahada gol atarak berabere kalmak rövanşa ciddi bir avantajdır.

Fenerbahçe, Anadolu Efes, Darüşşafaka Doğuş ve Galatasaray geçtiğimiz hafta Euroleague’de silip süpürdüler. Hele hele Galatasaray çoktan veda ettiği ligde Real Madrid’i yenerek, Ergin Ataman’ın da dediği gibi mahkemelik olduğu Fenerbahçe’ye kıyak bile yaptı. Anadolu Efes’le Darüşşafaka Doğuş da ilk sekiz için önemli adımlar attılar. Tamam, güzel de ağustos sonunda başlayıp eylül ortasında bitecek Avrupa Şampiyonası için Milli Takım’da kimleri oynatacağız? Sorunun cevabını en iyi en üsttekiler bilir deyip erken kâbustan uyanalım...

Bruma topla buluştuğu her an harmanlama yapmasa acaba Galatasaray tek kanatlı uçarak ne yapabilirdi ki?

Sadece Lens’e kalmış bir F.Bahçe ve maçın başından beri 1 puanı düşünen Osmanlıspor vardı sahada…

Kayseri Umut’u, Güray’ı ve Deniz’i dün akşam belli sürelerde kenarda oturtarak kupayı elinin tersiyle itti.

Başlığı bir yerlerden hatırlarsınız sanırım. İşte şu günlerdeki ülke futboluna ne kadar yakıştı, ne kadar da onunla örtüştü. Neden mi? Duyanın geldiği, daha doğru bir deyişle çuvalla para dökülerek topa nasıl vurduğu önemli olmayanların istilasına uğratılan ülke futbolu, mart ayına çıkara çıkara tek takım çıkarabildi.

Önce F.Bahçe, şimdi de Galatasaray saf dışı kaldı. Beşiktaş, şampiyonluk kutlamaları için şimdiden hazırlıklara başlayabilir…

Oyun F.Bahçe’ye yakındı. Ne var ki savunmasının neredeyse tamamı değişmişti