Kemal Belgin

Yok yok başlığı son üç maçın müthiş performansı ve galibiyetleri için atmadım. Fenerbahçe’ye dört, Galatasaray ve Bursaspor’a ikişer gol atılarak kazanıldı. P

Beşiktaş, kalecisinden forvetine kadar oyunu istediği gibi yönlendirebi-lecek kaliteye sahip

Fener aslında bu takımdan iki-üç gömlek üstün. Bir deplasmanda alınan böyle tek farklı mağlubiyet tur için yeter…

Neredeyse 10 sene birlikte çalıştığım, iç ve dış iş seyahatlerine birlikte gittiğimiz rahmetli İslam Çupi ağabeyi geçen hafta andık.

'İki takım arasındaki klas farkı hocaların doğruya yaklaşımla-rında da hep F.Bahçe’den yanaydı'

Şenol Hoca’nın Aboubakar’ı ancak 72’de farketmesi (tribünde de olsa) 86’da umut golü getirebildi sadece.

İnanılır gibi değil... Fenerbahçe’nin resmi sitesinde, hiç tartışmasız Aziz Bey’in haberi olmadan tek satır bile konamaz, Beşiktaş’la oynanan kupa maçında seyirci sayısının yarı yarıya olması gerektiği iddia edilmez mi?

'G.Saray’da önce Sneijder’in sonra da Selçuk’un oyundan çıkmış olmaları hangi anlama geliyordu…'

Geçtiğimiz cumartesi yapılan Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu toplantısında Aziz Bey’in patlayacağını yazmıştı hafta içinde basın... Patladı mı peki? Bilmem ama bildiğim o ki, Aziz Bey unutkan olmuşlar. Fatih Terim’in her iki görevi yapamayacağına değindiler.

F.Bahçe’nin bu çöküşünde Başakşehir galibiyetinin spor medyasındaki pompalama-sının da payı vardır…

Bizim spor medyasının gerek yazılı olanında, gerekse ekranında çoğunluk tabelacıdır. Yani tabelada biri kazanmışsa o iyidir, kaybeden ise kötüdür. Yani işin dibine, detayına girmeyi pek sevmezler. Hele hele söz konusu takım büyüklerden birisi ise...

"Futbolu katledecek bir plan konuşulurken, Çakır, bunun adeta ilk denemesini Karabük’te yaptı."

Geçen hafta bu sütunlarda bir numaralı transfer palavrasının nasıl yazıldığını yazmıştım. Bu bölüm sadece Türkiye tarafıydı. Yurt dışı kısmını bugüne sakladım. Efendim; Lothar Matthaus’un Fenerbahçe’ye transfer olduğu haberi yine Sabah’ın Almanya baskısında da bir gün sonra yer alır doğal olarak.

''Atiba’nın futbolu beni şaşırttı mı desem, büyüledi mi? Topun olduğu yere ışınlanıyor sanki...''

'Rakip kalede bu kadar pozisyon bulup değerlendiremeyen, verdiği tek pozisyonu da kalesinde gören Konya gecenin şanssız takımıydı…'

Geçen haftaki köşemde, transfer yalanlarından söz etmiş ve bunların içinde gelmiş geçmiş bir numarayı kimselere bırakmayanını yazacağıma dair söz vermiştim. Yıl 1992 idi... Bir sabah, Dinç Bilgin’in sahipliğinde, Zafer Mutlu’nun genel yayın yönetmenliği yaptığı Sabah’ta manşet şuydu:

Bizim ligin son haftalarına doğru hakem hataları gerçekten de ürpertici oldu. Bu yüzden spor programlarında hakem kararları ön plana çıktı hep. Hatta üst düzey mücadele edenler, ya da düşmemek adına sıkıntılar çekenler bile daha şimdiden feryat ediyorlar. Bu arada bizim hakem eskisi yorumcular da FIFA’nın video sistemi ile hakem kararlarının maç sırasında incelenip karara varılması konusunda çalışma yaptığını söylüyorlar. Ve neredeyse de yararlı olur gibi futbolu katletmek anlamı taşıyan görüşler de öne sürüyorlar... Nasıl çizgi hakemini kaldırdıysak, şimdiden böyle bir rezilliğe, çılgınlığa karşı olduğumuzu bütün yetkililere bildirmeliyiz.

Yanılmıyorsam ya da yanlış hatırlamıyorsam Avrasya Tüneli açılışı böyle bir pankartla duyuruldu ülkeye ve de dünyaya (tabii duydularsa)...

'F.Bahçe elindeki oyuncu profiline göre oturttuğu oyun anlayışıyla zor gibi görünen bir deplasman maçını dinlene dinlene gol atarak kazanmıştır.'

"Şampiyonluk adayı takım, yalan paslar dizisi ve pozisyona girme kısırlığıyla oynamaya başladı."