M. Ali Demirbaş

"Gerektiğinde en kolay fetvaya uymalı. Allahü teâlâ, insanlara güç gelen şeyleri değil, kolay olanların yapılmasını istiyor."

Taassup ehli, kibrinden dolayı, kendisinin yeni duyduğu hak ve doğru bir şeyi kabul etmekte zorlanır.

Rahmetin çıkış kapısı her zaman açık ise de, giriş kapısı olan kalbler, herkeste açık değildir. Bunun açılması için dua etmeliyiz.

Bazı insanlar ateşin sönmesi için, bazıları da ateşin büyümesi için gayret gösteriyorlar.

Milletler ve insanlar mahvoluyor. Bütün bunlara sebep, İslâm dairesinden dışarıya çıkmaktır.

İmanda gayba inanmak esastır. Allahü teâlânın bildirdiği her şeye görmeden inanmak gerekir.

Allahü teâlâ, hikmetsiz, faydasız hiçbir şey yaratmamış ve emretmemiştir. Yarattıklarında, emir ve yasaklarında sayısız hikmetler vardır.

Evliya menkıbelerini okumak, dinlemek Allah sevgisini artırır. Eshab-ı kiramın menkıbeleri, imanı kuvvetlendirir, günahları yok eder.

Ramazan ayı dışında, oruç ne sebeple bozulursa bozulsun, kefaret gerekmez.

Aşûre gününde bir lokma, bir zerre iyilik yapan, Uhud Dağı kadar sadaka vermiş gibi olur.

İslamiyet'in en büyük düşmanı cehalettir. Bir Müslümanı cahil bırakmak, ona yapılacak en büyük kötülüktür.

Kendi menfaatini üstün tutan, dinimize hizmet etmeye lâyık değildir. Çünkü hizmet, menfaat için değil, fayda vermek için olur.

Vefat etmiş evliya zatları da sevmeli, hürmet etmeli. Böylece, ruhlarından feyz alınır. Kalb de temizlenir.

Kalbi temizlemek için İslamiyet'e uymak lazımdır. İslamiyet'e uymak da, emirleri yapmakla ve yasaklardan sakınmakla olur.

Cumanın iki rekât farzı imamla kılınır. (Niyet ettim cuma namazının farzını kılmaya, uydum imama) denir.

Bu âyet-i kerime, (Kâfir olan Yahudi ve Hristiyanlar, Müslüman olmaya zorlanmaz) demektir.

"Kitaplarımızın dağılmasına yardım eden kardeşlerimi çok seviyor ve onlara dua ediyorum."

Bütün kötülükler, kavgalar almak üzerinedir.

Bir kimsede kibir olup olmadığı, istişare edip etmemesiyle, müşkülünü sorup sormamasıyla da anlaşılır.

İslamiyet'te, güneş yılının ayları içinde sayılı bir mübarek gün yoktur. Bütün ibadetlerde ve dînî faaliyetlerde kameri aylar esas alınır.