M. Ali Demirbaş

Medine-i münevvere şehri çok kıymetlidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Medine, kötüleri çıkarır, körüğün, demirin pasını çıkarıp attığı gibi.) [Buhari]

Mikâttan önce: 1) Tırnaklar kesilir. 2) Koltuk altı ve kasık temizlenir. 3) Gusledilir, olmazsa abdest alınır. 4) Erkek, ihram giyer, baş açık ve ayaklar çıplak olur.

1- Tavaf-ı kudum'dan sonra Safâ ile Merve tepeleri arasında. 7 kere say etmek. Tavafsız say, sahih olmaz.

İhram, iki parçalı bez olup, iple bağlanmaz, düğümlenmez. Tavafa başlarken, ihramın ortasını sağ koltuk altından geçirip, iki ucunu sol omuz üstüne getirmek sünnettir.

Vücub şartları:

Gücü yetenin, ömründe bir kere, Kâbe'ye gidip, oraya mahsus ibadetleri yapması farzdır. Daha sonra yapılan haclar, nafile olur.

Reşat Halife ve onun izinde gidenler, Kur'an-ı kerime itimadı sarsmak için Tevbe suresinin son iki âyeti fazla diyorlar.

Bir arkadaş "Hiçbir şey kendiliğinden olamayacağı için Allah'a inanıyorum, ama dinlere, peygamberlere, ahirete inanmıyorum" diyor. Buna ahiretin varlığını nasıl inandırabilirim?

Reşat Halife'ye elçi [Peygamber] diyen mürted birisi bir Müslümana şunları diyor

Eğer kimin cehenneme gideceğini Allah biliyorsa, niye emirler ve yasaklar bildirdi? Hayrı ve şerri Allah yaratıyorsa, şer işlerimizden niçin sorumlu oluyoruz?

Bugün de, "Herkesin cennetlik veya cehennemlik olduğunu Allah bir yere yazmamıştır, alın yazısı, kader diye bir şey yoktur" iddiasına cevap veriyoruz...

Şer Allah'tan değildir, herkes kaderini kendisi yaratır" diyenlere bugün de cevap veriyoruz. Mektubat-ı Rabbani'de buyuruluyor ki:

Dün, hayır ve şerrin Allah'tan olduğunu âyet ve hadislerle kısaca ispat etmiştik.

Kur'an âyetlerini istediği gibi eğip bükerek yanlış anlamlar verip dini içten yıkmaya çalışan birisi, "Hayır Allah'tan ama şer Allah'tan değil. Şerri insan kendisi yaratır. Bunlar, şerrin Allah'tan olduğu inancını bir de Amentü'ye dahil etmişler. Âyet ve hadiste böyle bir şey yok.

Günde beş defa Kâbe'ye yönelip, tehiyyatta kelime-i şehadeti söyleyen, küfre düşüp küfrüne tövbe etmese de, küfrü üzerinde sabit kalmaz" diyenler çıkıyor.

Ebu Hanife, imam arkasında Fatiha okumak tahrimen mekruh derken, İmam Şafii farz diyor. Peygamberin bile, haram etme, farz kılma yetkisi yokken, farz Allah'ın emri iken nasıl olur da bu âlimler, farzdır, haramdır diyebiliyorlar?

Mezheplere ayrılmak parçalanmak değil midir? Ehl-i sünnet ne demektir?

Tasavvuf düşmanı iki Abduhcu yazar, "İstanbul evliyaları demek yanlıştır. Evliya, velinin çoğuludur.

Geçen gün abdestte enseyi mesh etmek haram demiştim, siz haram değil demiştiniz. Zebra yemek haramdır dedim. Siz ise haram olduğunu söyleyen iddiasını ispat etmeye mecburdur demiştiniz.

Dünkü yazımızda, bir ateistin bile, inanmadığı halde, İslamın güzel ahlakına uygun yaşadığında, dünyada rahata kavuşacağını bildirmiştik. Bugün mükemmel insanı bildiriyoruz.