M. Ali Demirbaş

Kurban etini, kesen de yiyebilir. Fakir zengin herkese de verebilir. Etin üçte birini evine, üçte birini komşulara, gerisini fakirlere vermek müstehabdır.

En büyük güneş Peygamber efendimizdir. Bu büyüklerden gelen feyz, insanın göğsüne kadar gelir. Ama içeri girmesi alıcıya bağlıdır. Alıcısı bozuksa girmez, bu da kendi kabahatidir.

İmanı olanlar, imanları bereketi sebebiyle şu veya bu şekilde azap da görseler, sonunda hepsi Cennete kavuşurlar.

Namazı doğru olarak, şartlarına uygun da kılsak, abdestli veya abdestsiz de kılsak, dört yerine üç veya beş de kılsak, Cenab-ı Hakk'ın bunda bir kârı veya zararı olmaz.

Kabul olan hac; namaz, oruç ve zekât borçlarının affına sebep olmaz. Bunları geciktirme günahlarının affına sebep olur.

"En şiddetli bela, enbiya, evliya ve benzerlerine gelir. Kişi imanının sağlamlığı oranında belaya maruz kalır. İmanı sağlamsa, belası şiddetli, imanı zayıfsa hafif olur."

Allahü teâlânın, insanları yaratmadan önce de, yarattıktan sonra emir verirken de, kimseye bir şey sorması gerekmez. Çamurdan bir varlık yaratmak isteyince, ona bir şey sormak gerekir mi?

Allahü teâlâ, kullarının iyiliği için, bazı yasaklar koymuş, bazı iyi şeyleri emretmiştir. Allah, yaratan olduğu için, en doğrusunu, yarattıklarının özelliğini elbette en iyi O bilir.

Küfür seli, önüne çıkanı alır götürür. Ancak bir Ehl-i sünnet âliminin, böyle yüce bir çınarın kovuğuna girenleri götüremez, bunlara bir şey yapamaz.

Doğru imanımıza çok şükretmeliyiz. Yoksa kıymetini bilmezsek, dünya sıkıntılarından şikâyet edersek, cezası da çok ağır olur.

Yalnız peygamberler günahsızdır. Peygamberlerin hepsi, küçük ve büyük günahlardan ve çirkin hâllerden uzaktır, fakat onlarda da sürçmeler, yani zelle vâki olmuştur.

"İnsan, kendini yaratanını nasıl kavrayabilir? Mahluk [yaratılmış olan], hep var olandan ne anlayabilir? Yokluktan gelen, yok olmayandan ne elde edebilir?"

Vitir namazı vacibdir, ama zamm-ı sûre okuma yönünden nâfile hükmündedir. Sünnetler de nâfiledir. Aynı sûre okunabilir.

"İçinizdeki bekârları, kölelerinizden ve cariyelerinizden iyi olanları evlendirin. Eğer yoksul iseler Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allahü teâlâ lütfu bol olandır, bilendir."

(Gizli işlediğin günaha gizli, açık işlediğin günaha açık tevbe et!) hadis-i şerifi, (Gizli işlediğiniz günahları kimseye duyurmayın) demektir.

Din kardeşimizi, iş arkadaşımızı, patronumuzu, hocamızı veya öğretmenimizi biz seversek, onlar da bizi sever. Biz onlara güvenirsek, onlar da bize güvenir...

Hadis-i şerifte, "İnsanların en kötüsü, zarar vereceğinden korkulduğu için yanına yaklaşılamayan kişidir" buyuruldu.

Resulullah "sallallahü aleyhi ve sellem" abdest âyeti ininceye kadar her amelini abdestli yapardı. Hattâ sorulan suallere bile abdestsiz cevap vermezdi.

İdare edildiğimiz anlaşılacak şekilde, (Özür dilerim, elbette sen doğrusun) demek daha kötüdür. Yiğitlik arkadaşını üzmemektir.

İman edilecek şeyleri işitip de inanmamış kimse, kelime-i tevhidi söylese, yani (La ilahe illallah Muhammedün Resulullah) dese, Müslüman olmaz.