Melih Altınok

Hatırlayacağınız üzere başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Akillerle yaptığı toplantıdan sonra gündeme bomba gibi düşen açıklamalarının özeti şuydu.

Kuruluşundan itibaren Türkler bu devletten bir çektiyse Kürtler iki çekti. Kürt kimliği, solculuk ya da dindarlık "suçları" için ağırlaştırma sebebiydi.

Müzakere süreçlerinde devletin karşısında konumlanan tarafın daha fazla kazanım elde etmeye çalışması doğaldır.

Muhalefet, Hükümetin üzerinde çalıştığı yeni güvenlik düzenlemesini "polis devleti" uyarısıyla eleştiriyor.

HÜDA-PAR Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Sait Şahin dün, bölgede 40'a yakın insanın hayatını kaybettiği olayları birinci ağızdan anlatmak üzere ziyaretimize geldi. Ben de medyada diğer "taraf" kadar göremediğimiz Şahin'e kafamdaki her şeyi sordum.

Eylül ayının sonunda Başbakan Ahmet Davutoğlu ile yaptığım bir röportajda şunları söylemişti:

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) seçimlerinde, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı adına korkulan olmadı.

İkisi polis 35 kişi öldürüldü... 221 vatandaş ve 139 polis yaralandı... 1114 bina ve 1179 araç yakıldı. Manevi hasarı ise hesaplamak imkânsız...

HDP'nin Kobani'deki IŞİD kuşatmasını protesto etmek amacıyla başlattığı eylemlerde 23 kişi hayatını kaybetti.

200 bine yakın Kobanili Kürt'e ev sahipliği yapan Türkiye'nin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun açıklamalarının yankısı sürüyordu:

Rejim kuruluşundan bugüne değin ağırlıklı olarak Dindarları ve Kürtleri sistematik olarak ötekileştirdi.

Uluslararası koalisyonun Irak ve Suriye'de müdahale kararına ve bunun üzerine Hükümetin çıkardığı tezkereye karşı farklı kesimlerin tepkisi ortak.

10 Ağustos Köşk seçimlerine kadar stratejileri netti. Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan'ın gelenek içerisinde tolere edilebilir farklılıkları üzerinden AK Parti'de bir fetret devri oluşturmaya çalıştılar.

AK Parti iktidarının ilk günlerinden beri dış politika mevzularında Birleşmiş Milletler'in, mazlum halkların acılarına kör sağır dilsiz 5 maymunundan rol çalıyorlar.

Ahmet Davutoğlu'nun hafta sonundaki Samsun ziyaretini Avni Özgürel ve Turgay Güler'le birlikte izledik.

Geçtiğimiz haftaya başörtüsü serbestisi ve zorunlu din dersi tartışması damgasını vurdu.

Kobani'deki IŞİD zulmünden kaçarak Türkiye'ye sığınanların sayısı 130 bini aştı. Türkiye hükümeti ve BM yetkilileri bu rakamın uluslararası toplumun müdahalesinin başlamasıyla daha da artmasını bekliyorlar.

"IŞİD tarafından 101 gündür rehin tutulan 46'sı Türkiyeli 49 elçilik görevlisi öldürüldü!

Burada peynir yemiyorlar. Ben de bir haftalık seyahatimin son günü hafızamdaki "peynir tadı oranı" tehlike sınırlarının altına inince sıkı bir altın vuruş yapmak için kendimi Seul sokaklarına attım.

TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer dün bir toplantıda kendisini dinleyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a "kutuplaşmayı durdurun ülkeye zarar veriyor" diye seslendi.