Öcal Uluç

Yazıyı, perşembe sabahı “sporyazarlari.com” sitesinde okudum. Yazan; Mehmet Özyazanlar…

Türkiye; Arnavutluk, Ermenistan, Gürcistan, Kırgızistan, Moldova ve Özbekistan ile beraber “World Athletics Müsabaka Manipülasyon İzleme Listesi”ne alındı…

Elbette, Lüksemburg’u yenemeyen, Faroe Adaları’na yenilen bir millî takımın hocası eleştirilecektir.

Bu teşekkür, Türk futbolunu, “düştüğü, UEFA Uluslar C Ligi çukurundan kurtarıp, B Ligi’ne çıkardığı” için… B Ligi’ne çıkmakla, “Uluslar Ligi’nden EURO 2024’e gitme yolu” da açılmış oldu.

Muslera’ya bir maç boyu iyi bakın; eliyle de, ayağıyla da “hızlı hücum başlatacak” bir hamle yapabiliyor mu?

Hey gidi hey…

Süper Lig’de bir maç eksiği ile lider “gol yemez” Konyaspor’un “1 puan gerisinde” ve de “gol yemeden” ikinci durumdalar…

Bu kaçıncı “son top” mağlubiyeti? Son topu oynamayı öğret talebelerine de; bir defa da biz kazanalım Ergin Hoca…

“8 + 3 kısıtlaması” varken ve “artık başlayan sezonda da değişmesi mümkün değilken”, Galatasaray’ın “8’inci yabancı kontenjanından birini Muslera ile kullanması” doğru da değildir, haklı da değildir…

İnanmak güç… Şampiyonumuz, “16’ncı dakikada 10 kişi kalmış” bir Ferencvaros’a yeniliyor, hem de “deplasmanda iki gol attığı” hâlde… Ve maçtan sonra hocamız Abdullah Avcı “Bizim gibi bir takımın bu kadar hata yapmaması lazım. İkisi bireysel hatadan üç gol yedik ilk yarıda! Rakip kırmızı gördükten sonra oyunu daha domine etmemiz lazımdı” diyor…

Artık un var, yağ var, şeker var… Bundan sonra iş Okan Hoca’ya düşüyor. Buruk’un ‘usta helvacı’ olması lazım…

Lafı uzatmadan başlayayım, Galatasaray’ın, “kadro ve futbol olarak ligin en iyi Anadolu kaplanlarından biri olan” Gaziantep FK’dan 3 puan alışına…

Hey gidi hey; “Hagi’li, Popescu’lu, Taffarel’li” yıllar… “Drogba’lı, Sneijder’li, Melo’lu yıllar… Galatasaraylılar “rüya gibi takımımız var” derlerdi…

Böyle bir hareketin “kartsız geçiştirilmesi” sahalarda olabilecek ağır sakatlıklara kapı açmak değilse” nedir?..

“Gene” bir devrelik Beşiktaş destanı…

Yazıyorum, yazacağım, gerekirse ki, gerekiyor, her hafta yazmaya devam edeceğim… Dün yazdım, bugün devam…

Millî takımı küme düşmüş bir ülkenin kulüp takımlarından da fazla bir şey beklemek hayalcilik olurdu… Acı gerçek yüzümüze çarptı bir tokat gibi…

Süper Lig’in üçüncü haftası geride kalırken, Fenerbahçe ve Beşiktaş futbolu “ışıl ışıl” parlamaya, sezon başı tahminlerinin (en azından mesela benimkinin…) aksine, “şampiyon” Trabzonspor teklemeye, Galatasaray bocalamaya başladı…

Bıktım, “Fatih Hoca’ya ‘biraz dokundurunca’ bazı Galatasaraylılardan gelen” mesajlardan, maillerden… İçlerinde iş adamları var, akademisyenler var, bürokratlar var, eski yöneticiler, futbolcular, antrenörler var… Gazeteciler bile var… Tribünlerde oturanlar da çoğunlukta…

Galatasaray futbolunun patronu olan Sportif AŞ’nin yönetimini ‘eski avukatı dâhil Terimcilerle” doldurursanız” genç hocanız Okan Buruk ne düşünecektir?..