Öcal Uluç

Fenerbahçe yorumcuları, yazarçizerleri “Pereira gidiyor, gitmeli” korosuna “assolist olmak için” yarışıyor!..

Fatih Terim'i, "Galatasaraylı" olarak "Galatasaray Başkanı'na 'düşman' dediği gün" kaybettim!..

Efendim "Falanla, filanın art arda yaptığı hatalar ile o gol yenmeseymiş, 10 puana ulaşılacak ve de gruptan çıkma hemen hemen garantilenecek ve grup birinciliğinde de büyük şans yakalanacakmış...

Aslında bu bir tespit bile değil, Hoca’nın ağzından yapılmış itiraflar… Gelin bakalım, ne demiş, ne yapmış?

"Galatasaray iyi transferler yapıyor ama bu futbolcular maalesef belli bir zaman sonra çöp oluyor. Fakat sarı kırmızılı kulüpten ayrılıp başka takımlara gittikleri zaman yine yıldızlaşıyorlar. Bunun sebebi ne bilemiyorum, çözemiyorum da..."

Eylül ayı sonları ve ekim ayı başlarında, “Türk atletizminde neler oluyor” şemsiyesi altında değerli meslektaşım Nezir Önal’ın “gazetecilik görevini yaparak” yazdığı iddialarla ilgili yazılar yazmıştım. İddialar ciddi idi ve eğer “Dünya Atletizm Birliği tarafından doğrulanırsa”, dünya pistlerinde Türk atletizmini zor günler bekleyecekti. Zira “Olimpiyat kotası için bayrak takımlarımızın dereceleri ile oynandığı” iddia ediliyordu.

Bu kaçıncı, ama son Beşiktaş maçı, “nasıl korktuğunu” ortaya koymadı mı; o nasıl futboldu” öyle?..

Cumartesi günkü Uluçmarket'te Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'un "göreve geldiğinden beri 'başarısızlık' çizgisi" özetlemiştim, "Ali Koç ne yapıyor?" başlığı ile…

Ercan Güven yazıyor; "Bugüne kadar megafonu kapıp yoldaşlarını protestoya davet eden pek çok sendika başkanı, öğrenci lideri, siyasetçi, aktivist gördük, çoğuna yürekten selam çaktık da... Fenerbahçe Başkanı Sayın Ali Koç'un Sabiha Gökçen'e çağırdığı Fenerbahçelileri ajite etmeye çalışması biraz tuhaf geldi açıkçası. Gerekçe, Trabzonspor yenilgisine hakemin katkısı!"

Bakınız, “İyi futbol oynayan ülkelerle Türkiye’nin arasındaki makas neden açılıyor?” sorusuna, Acar Baştaş Hoca’mız nasıl cevap veriyor; buyurun okuyalım…

Konyaspor maçı gecesi Urla'da deniz kenarında oturuyoruz, maç "1-0 bitmiş", yanımızdan iki genç geçiyordu, birinin üzerinde "GS rumuzlu sarı kırmızılı mont" vardı. Kolundan tuttum; "Maçı seyrettin mi genç kardeş" dedim. "Seyrettim" dedi.

Şimdi okuyucularımdan büyük çoğunluğu yazımın başlığındaki kişi için “Kim bu adam” diyecek. Onları merakta bırakmamak için hemen yazayım; Thomas Gronnemark Liverpool’un ‘Taç atma’ antrenörü”; Danimarkalı “eski” bek oyuncusu, 4 yıldır bu görevi yapıyor...

Eğer “Sponsorluk üzerine kurulan ‘Dostluk Paketi’ tribünlerden sokaklara, kulüp başkanlık odalarından, medyanın spor sayfalarına, ekranlarına, mikrofonlarına kadar uzanan… Ve “bir zamanların “masal gibi anlatılan” o anekdotlarını okuduğumuz “Galatasaray – Fenerbahçe arasındaki spor mekanlarındaki rekabetin beraberinde yaşatılan ‘dışarda dostluk’ sürecini geriye getirebilecekse… Ayağa kalkar, Burak Elmas ve Ali Koç başkanları ayakta alkışlarım…

Norveç beraberliğinden sonra, “Oyuncuları ile 10 gün çalışabilen” bir teknik direktörün “Neden getirildiğini” soran ve “Şenol Güneş’le devam edilmesi gerektiğini” söyleyen ve yazan arkadaşlarıma, “onların mantalitesi ile cevap verilirse” ortaya çıkacak tablo bile “Alman Kuntz’un getirilmesinin” ne kadar “doğru olduğunu” ortaya koyar!..

Çok sevdiğim ve saydığım, ama zaman zaman bolca da eleştirdiğim Mustafa Cengiz Başkan'ın hemşerisi imiş… Sevgili kardeşim Hıncal Uluç'un da hemşerisi sayılır, zira "orada doğduğunda" Kilis, Gaziantep'in ilçesi idi…

“Arsenal, çok büyük paralar ödeyerek transfer ettiği ve haftalık 350 bin sterlin Mesut’u neden oynatmıyor” diye sormuştum, cevabı bilen var mı?

Rizespor, 7 maçta "0 galibiyet / 1 beraberlik / 6 mağlubiyet / 4 gol atan / 10 gol yiyen / 1 puan alabilen bir takım olarak" bekliyordu, "Fatihdaş yorumcusu" arkadaşlarımızın deyimi ile "Göztepe galibiyeti ile 'kaosu atlatan' ve 'Marsilya beraberliği' yeniden 'Avrupa Fatihi' olan" Galatasaray'ı!..

Bir zamanlar "namağlup UEFA Kupası'nı kaldıran" Galatasaraylar, "Manchester United'ı defalarca deviren" Fenerbahçeler vardı.

Bu ayın sonunda yapılacak olan seçim sürecine girilirken, geçen hafta "Ankara'dan Türk atletizmi için 'kötü kokular' geldiğini" yazmıştım….

“Galatasaray kaostan çıktı” şeklindeki başlıkları ve yorumları görünce güldüm…