Öcal Uluç

Fatih Terim, “Real Madrid maçından sonra” yaptığı basın toplantısında “futbol takımının ve o takımın önde gelen futbolcularının durumunu ve sebeplerini” çok net ve “kolay anlaşılır” bir şekilde anlattı.

Çebi Başkan’ın işi zor. Ama maddi manevi problemleri bilmiyor olamaz. O yüzden bile bile lades dedi. Bakalım işin içinden nasıl çıkacak?

Biliyorum ki, bir sporcu için “bu olayın ruhunda açacağı yara”, hiçbir “fiziksel sakatlığa benzemez”; benzemeyecektir!..

Özhan Canaydın’dan beri Galatasaray’da “görev başına gelen” başkanların dönemlerinde “Galatasaray Sportif AŞ’nin borsa değerleri ve borç / alacak hesaplarına bir bakın”; hangi başkanların döneminde “üstelik kulübün gelirleri, Galatasaray’ı dünyanın ilk 30 kulübü, ilk 20 kulübü arasına sokmuşken”, Mustafa Cengiz Başkanlığındaki yönetime “teslim edildikleri zaman” ne hâldedir?..

Sonunda işi, ‘Ali Sami Yen’in mezarı başında anıldığı törende omuz atmaya kadar götüreceklerini anlamalıydı Başkan Cengiz…

“8 maçın 7’sinde” forvetlerimiz, golcülerimiz “sadece üç gol çıkarabilmişler”; bu tablo, Avrupa Şampiyonası finalleri için, bizlere ne anlatıyor?..

Ey Merkez Hakem Komitesi Başkanı Zekeriya Alp, Başkan Vekili Oğuz Sarvan, üyeleri Ünsal Çimen, Zihni Aksoy, Hamza Işın, Turkay Güdü, Murat Ilgaz, Yunus Yıldırım, Ahmet Şahin…

Hoca “Türk futbolu ve kulüplerimiz, Türk Ticaret Kanunu’na, Sermaye Piyasası Kanunu’na aykırı yönetiliyor” diyor…

Sen ‘Al gülüm ver gülüm’ paslarda en az 15 dakikayı harca, sonra da beş saniye daha uzatmadı diye hakeme öfkelen…

Konu Galatasaray olunca “yabancı konusunu” gündemden eksik etmeyen ve de sık sık “en öne çıkaran” spor medyamız bir de slogan buldu; “Millî Marşımızı söyleyemeyenler, söyleyenler!..”

Doğrusu, F.Bahçe önünde seyrettiğim G.Saray’dan üç gün sonra böyle bir futbol, böyle bir değişim beklemiyordum!..

Geçen yıl ligin gol kralı Diagne’yi rezil eden disiplinsizler ordusu, bu yıl da aynısını Falcao’ya yapıyor…

Üzücü ama “tarafsızlık” adına “tarafsızlığımızı kaybediyoruz”; ne yazık ki, ortaya çıkan “bu çarpık tablonun aslı esası” ve elbette “hatalı” olan tarafı da “İlle de tarafsız görünmek” çabamızdır!..

Soruyorum; kulüp içindeki “en küçük” bir eleştiriyi “Beşiktaş düşmanlığı” ile eşleştiriveren kimdi?..

Eğer bu takım “Fatih Terim’in takımı ise” her şey olsa bile “bir şey” olamaz; “O takımda ‘disiplinsizlik’ olamaz”… dı…

Hafta içinde “biri” Şampiyonlar, “üçü” UEFA Ligi’nde 4 maç oynadı, takımlarımız, sonuç; “Futbolumuz adına” yürekler acısı; “üç mağlubiyet, bir beraberlik; atılan gol; 2, yenilen gol; 9!..”

Yoksa muradı, iki hafta sonra oynanacak derbi öncesi Terim’in ve G.Saray’ın başka cezalar almasını sağlamak mı?

Hafta sonunda rakipleri puan kaybederken Galatasaray üç puan aldı. Bir başka deyişle bir haftada 11 puan kazandı…

Ta geçen yılın “esrarengiz, ne idiği belirsiz ve insafsız” Kulüpler Birliği Bildirisi’nden beri, açığa çıkan…Medyadaki “Tapınma Şövalyeleri” tarafından bitip tükenmeyen bir destekle halka aktarılan “Galatasaray aleyhine yazılmış bir senaryo var” sahnede…

Kusura bakma Şenol Hocam; “Moldova maçında millî takım oldu” ama, maçtan sonra “Sen ‘sen’ olamadın”; hem de hiç olamadın!..