Öcal Uluç

Gazetedeki habere göre, “Galatasaray camiasının önemli isimleri”, Faruk Süren’e “başkanlığa aday olması için” teklif götürmüş. Süren de “Olabilir, Galatasaray’ı yeniden fabrika ayarlarına döndürmek için bu göreve soyunabiliriz… Düşüneceğim, ailemle görüşeceğim, zira yaşam biçimim değişecek” demiş.

"G.Birliği karşısındaki G.Saray’ın analizini bir de benden dinleyin. Kim ne yaptı, ne yapmadı, formsuzluğun sebepleri neler?.."

"Biz Aziz Yıldırımlar gitsin derken yenileri geliyor. Fikret Başkan sen en iyisi göreve ilk geldiğin günlerdeki gibi ol…"

Kutlarım, Fanatik’te “Veli Kavlak faciasını” yazan Orhan Yıldırım kardeşimi.

Onu bir anda mayıs genel kurulunun favorisi hâline getirenler, karşısına çıkaracak güçlü bir aday bulamazsa G.Saray’da “İkinci Dursun Özbek dönemi” başlayacaktır!..

Bugün “Galatasaray Mali Genel Kurulunu, halef selef başkanların, Mustafa Cengiz ile Dursun Özbek’in genel kurul ve genel kuruldan sonraki pozisyonlarını” yazacaktım, ama vazgeçtim; “hemen yazılması gereken” bir konu vardı önümde ve “Galatasaray Genel Kurulunu” cuma günü de yazabilirdim; yazacağım!..

Bugün Galatasaray’ın “mali genel kurulu” var; ne var ki, “genel kurula geleceklerin çoğunluğu”, kulübün mali durumunu konuşmak ve alınacak kararlara ortak olmaktan çok, “Dursun Özbek ve yönetiminin ibra edilip edilmemesi için” salonda olacak ve “merak edilen” de zaten bu!..

Yeni evlilerin çoğunun başından geçmiştir; hele hele “eşi olan hanım, çok genç” ise. “Pilav yaptığında”, genelde “ya lapa olur, ya çorba, bazen de pilav!..”

Aziz Yıldırım’a doğrudan soruyorum; “İftira mı ediyorsun, yoksa elinde, delilin, belgen, yanında şahidin var mı; varsa bugüne kadar neden ‘suç duyurusunda’ bulunmadın?..” Diyorsun ki; “2005-2006 sezonunda FETÖ’cüler şampiyonluğumuzu elimizden aldılar, Galatasaray’a verdiler. 2009-2010 sezonunda da gene aldılar ve bu defa Bursaspor’a verdiler!”

Gazetelerde “Terim 9 ismin üzerini çizdi” başlıklı haber; “Galatasaray kadrosunda sezon sonunda büyük bir değişim yaşanacak. Teknik direktör Fatih Terim’in 9 futbolcu ile yollarını ayırması bekleniyor. Şu anda Süper Lig’de liderlik koltuğunda oturan ve Trabzonspor maçıyla beraber kritik bir sürece girmeye hazırlanan Galatasaray’da deneyimli teknik adam Fatih Terim’in millî maçlar arasını da değerlendirerek yardımcılarıyla birlikte detaylıca toplantı yaptığı, bazı futbolcular hakkında geniş bir rapor hazırladığı öğrenildi.”

Aziz Yıldırım seçimi kazanma stratejisini “Ali Koç bölücüdür” taktiğiyle, bir defa daha sahneleyip başkan kalmak istemektedir…

Okuyucularım, kusura bakmayın, bugün yazacağım konu (Yazıyı dünü beklemeden, “Yeter artık” diyerek pazartesi sabahı yazdım) yüzünden, “üslubumun sınırlarını zorlayarak ‘yumuşak tutma’ prensibimi” çöp sepetine atacağım.

Bir zamanlar Fenerbahçe Başkanı Ali Şen derdi ki; “Galatasaray’a gıpta ediyorum, başkanlık için o kadar çok alternatifi var ki, o görevi birbirinden iyi yapacak. Bizde ise, cebi dolu adam arıyor, hatta kulübe üye yapıp, sonra başkan seçiyoruz.”

Gerçeğe dönelim ve “aydınlıkta gördüğümüz fili” tarif edelim; Beşiktaş’ın iki maçta aldığı 8-1’lik skor, Türk futbolunun “gerçek” durumudur!..

Öncelikle Tuhaf bir durum var, ortada; çok tuhaf!..

Fenerbahçeli yazar / çizer / konuşur meslektaşlarımın, “en ünlüsünden, en mütevazısına kadar” büyük çoğunluğu, “takımın aldığı kötü sonuçların sorumlusunu” buldu; “Şükrü Saracoğlu Stadı’nın tribünlerini doldurmayan” Fenerbahçeli taraftarlar!..

"Devasa kulüpler birer birer bir alt lige, hatta amatör kümeye düşüyor. Sorumlulardan hesap soran yok!"

Ey GS TV’ye çıkıp, “Para yok, pul yok, borç çok” diye ağlayan Galatasaraylı yöneticiler, “yeter artık”, siz “çare üretmek için, sorun çözmek için mi” göreve talip olup geldiniz, yoksa, “şikâyet etmek ve ağlamak, geçmiş yönetimi suçlamak için” mi?..

Sözü uzatmayayım; “bir çuval inciri berbat ettin”, Şenol Hocam, berbat ettin. Hem de “denenmişi ve başarılı olamamışı deneyerek”; birkaç gün önce “gardını iyice düşürdüğün” Fenerbahçe’yi de kurtardın; tuttun 4 gün önce düşürdüğün karanlık kuyudan çıkardın. Neymiş; “Burak’ı da olmayan Trabzonspor’la hafta sonu maçın varmış, rotasyon yapman gerekiyormuş, Babel ve Quaresma’yı o maça saklayacakmışsın”; hadi canım sen de!..

Başkanlık yaptığı 22 yıl içinde Türk basketbolu çok kötü yönetildi. Şimdi o dönemin acılarını çekiyor basketbolumuz…