Ömer Faruk Ünal

Geçen yıl ülkede futbolu çok bilenler; "4.hakemlerin, antrenörlerle çok uğraştığını" söyleyip durdular. Teknik adamlara özgürlük dediler. Ve bu işi sulandırmayı başardılar.

20 Eylül 2013'te bu köşede çıkan başlıklardan biri şöyleydi:

Önceki gün Üst Klasman Hakem Semineri vardı. Orada UEFA Hakem Kurulu Üyesi Jaap Uilenberg hakemlere derbi maçı için şunu söylemiş:

Bu yazacaklarım artık bana tuhaf gelmiyor!

22 Mart Cumartesi günü Preimer Lig'de Chelsea-Arsenal maçı oynandı.

Geçen hafta bazı hakemlerin maç alamamasını eleştirmiştim. Moral ve motivasyonlarının bozulabileceğine dikkat çekmiştim.

MHK'yı, hakemleri, tayinleri, gözlemcileri, olanı biteni istesem de istemesem de oldukça yakından takip ediyorum.

Bu arkadaş yarın bir takımın başında olsa vay bizim hakemlerin vay o kulübün haline...

Bilenler bilir de...

Son iki haftada hakemlere çok büyük yüklenme oldu.

Zekeriya Alp'in MHK Başkanı kimliğinin dışında eski futbolcu, dede, baba, sanayici, fabrikatör, iş adamı, yönetici kimliklerini de bir arada gördüm.

Yunus Yıldırım, 13 yıldır Süper Lig'de düdük çalıyor. 5. hakem Murat Türker, 4 yıldır Süper Lig kadrosunda. 20 hafta içinde 13 maçta 5-6. hakemlik yapmış.

Geçen hafta "MHK, hakemine destek verdiğini hissettirmeli" demiştim.

20 Ekim 2013 akşamı 8. haftada bir Erciyes-F.Bahçe maçı oynanmıştı.

2014 Dünya Kupası'na davet edilen hakemimiz Cüneyt Çakır, hafta başında düzenlenen törende bir konuşma yaptı.

Futbol Federasyonlarının huzur ve güven içinde olması; MHK ve hakemlerin başarısıyla mümkündür.

Oğuz Sarvan, 15 Şubat 2008'de MHK Başkanı olduğu gün şunu söylemişti: "Ölçülebilir hedeflerimiz var. 2012 Avrupa Şampiyonası'nda ve 2014 Dünya Kupası'nda Türk hakemlerin olması için çalışacağız."

Hakemlik demek çile demektir. Tatili yoktur. Her yeni gelen Federasyon, her yeni gelen MHK senin için bir başlangıç ya da bitiş olabilir. Medyada bir tane destekçin olmaz

Geçen hafta F.Bahçe-Kayseri maçında Cristian attığı penaltı golünden sonra başına maske taktı.

Kimsenin doğruyu bulmak ya da kuralı özümsemek gibi bir derdi yok.