Adana
Adıyaman
Afyon
Ağrı
Aksaray
Amasya
Ankara
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Iğdır
Isparta
İstanbul
İzmir
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şanlıurfa
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
__
:
__
:
__
Son Dakika
Yazarlar
Gündem
Ekonomi
Dünya
Teknoloji
Spor
Resmi İlanlar
Tümü
Politika
Sağlık
Kültür-Sanat
Eğitim
Magazin
T-Otomobil
Emlak
Hava Durumu
Namaz Vakitleri
Döviz
Altın
Haberler
Künye
İletişim
Seçim Sonuçları
Ramazan
Yaşam
Bir Zamanlar Türkiye
Video Galeri
Bizim Sayfa
E-Gazete
Bize Ulaşın : 444 0 144
Sosyal Medya Hesaplarımız:
Anasayfa
>
Yazarlar
>
Yazar Detay
Osman Ünlü
osman.unlu@tg.com.tr
4874 Yazı
30 Temmuz 2006
Seven, sevdiğine itâat eder...
Sevenin, sevdiğinin sevdiklerini sevmesi ve sevmediklerini de, sevmemesi lâzımdır. Bu sevgi ve düşmanlık, insanın elinde değildir. Sevginin îcâbıdır, kendiliğinden hâsıl olur...
Devamını Oku
24 Temmuz 2006
Eşin dostun gönlünü almak için...
Müslümân olan akrâbasını ziyâret edene, yetmiş nâfile hac sevâbı verilir. Gönül almak ziyâreti ise, bundan daha çok sevaptır. Peygamber efendimiz, gönül almak için, müşriklerin hastalarını bile ziyâret ederlerdi...
Devamını Oku
23 Temmuz 2006
İnsanın yaratılmasındaki maksat...
İnsanın yaratılmasından maksat, yağlı ve lezîz yiyecekler, güzel ve nefis elbiseler, mal, mülk toplamak, nimetlenmek, oyun ve eğlence değildir. Yaratılmasından maksat, kulluk vazîfelerini yerine getirmektir...
Devamını Oku
17 Temmuz 2006
Asıl cömert, veren değil...
Cömertlik, parayı, mâlı, hayırlı, iyi yerlere dağıtmaktan lezzet almaktır. İslâmiyetin emrettiği yerlere seve seve vermektir. İyi huyların en yükseklerindendir. Âyet-i kerîmelerle ve hadîs-i şerîflerle medholunmuştur...
Devamını Oku
16 Temmuz 2006
Maksat sahibi, deli gibidir!..
"Kimin arzusu, maksadı, âhiret olursa; bunun dünyevî işleri de âhiret işi hâline gelir. Kimin düşüncesi, maksadı da dünyâ olursa; bunun âhiret işleri de, dünyâ işi hâline gelir..."
Devamını Oku
10 Temmuz 2006
Paranın yeri, kalb değil ceptir...
Mal, mülk yani bunların sevgisi, bir kimsenin gönlüne, kalbine girerse, o kimseyi şımartır ve bu hal, onun sonu olur. Mal, mülk, iyi niyetle kullanılırsa faydalı olur. Niyet iyi olmazsa insanın felaketine sebep olur...
Devamını Oku
9 Temmuz 2006
Îmân nimetinin şükrü...
Îmân, ufak bir şüpheyi götürmez. Şüphesi olan kimse, din âlimlerinden şüphesini sorarak ve öğrenerek, gidermelidir. Aksi takdirde, îmân nimeti, elden gider. Îmânsız insan, dünyânın en bahtsız insanıdır...
Devamını Oku
3 Temmuz 2006
Baş olma sevdasına düşen..
"Halktan uzak durmadıkça Hak'la berâberliği düşünme, dünyâ ile me şgûl olduğun müddetçe tefekkürü düşünme, gönlünü makam ve mevki düşüncesinden temizlemedikçe de ilhâm ve hikmeti düşünme. Çünkü bunlar, birbirinin bulunduğu yerde bulunmazlar."
Devamını Oku
2 Temmuz 2006
Din, rûhun gıdâsıdır
Rûhun gıdâsı dindir. Rûhunu beslemeyen dinsiz kimsenin, âdi bir hayvandan farkı yoktur. Bu gibi insanlarda, sevgi, acıma, şefkat, anlayış ve merhamet kalmaz. Böyle dinsiz kimseleri, en kötü maksatlar için kullanmak, çok kolaydır.
Devamını Oku
26 Haziran 2006
Rûhunun kâtili olan
Rûhu öldürmemek için onu beslemek lazımdır. İnsanın, bedenini, sabah akşam yemek yiyerek beslediği gibi, rûhunu da beslemesi lazımdır. Rûhun gıdası ise; imandır, namazdır, oruçtur, Kur'ân-ı kerimi, islâm âlimlerinin kitaplarını sözlerini, hayatlarını okumaktır.
Devamını Oku
25 Haziran 2006
Hakkı bâtıldan ayırabilmek
Akıl, iyiyi kötüden ayırmaya yarıyan bir kuvvet olmasına rağmen, tek başına hakkı bâtıldan ayıramaz. Akla yol gösteren bir rehber lâzımdır. Bu rehberler ise, Peygamberler ve Onların varisleri olan alimlerdir.
Devamını Oku
19 Haziran 2006
Her şey niyete bağlı...
Niyet, yol levhası gibidir. Yol levhası bizi, arzu ettiğimiz yere götürür. Aslında bizi hedefimize götüren levha değildir. Biz bakıyoruz ve gideceğimiz yere göre tercihimizi yapıyoruz ve gidiyoruz. İşte niyet de böyledir...
Devamını Oku
18 Haziran 2006
İnsan için en büyük tehlike!..
Kibir, insanın kendini büyük bilmesi, üstün görmesidir ki, alçak sıfatların en kötüsüdür. İnsanın yükselmesi, olgunlaşması ise, nefsin kötülüklerinden kurtulup, her şeyi gönlünden çıkarması ile mümkündür...
Devamını Oku
12 Haziran 2006
"Gelen gider konan ise göçer..."
Bu fânî âlemde kimse bâkî kalmaz. Şimdi elinde tuttuğun için, sâhibi olduğunu sandığın şeylerin hiçbirisi senin değildir. Bir gün bu yerden ayrılacaksın. Topladıklarının hiçbiri bu dünyâdan seninle berâber gitmez...
Devamını Oku
11 Haziran 2006
Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz...
Peygamberlerden ve Cennete gidecekleri bildirilmiş olanlardan başka, hiç kimse için Cennetliktir denilemez. Çünkü, son nefesin nasıl olacağı bilinemez. Bu sebepten, imân ile ölmek için, her gün duâ etmek lâzımdır...
Devamını Oku
5 Haziran 2006
Günahların bağışlanabilmesi için...
Günâhı bir daha yaparsam tövbem bozulur diyerek, tövbe yapmamak doğru değildir, câhilliktir, şeytânın aldatmasıdır. Her günâhtan sonra, hemen tövbe etmek farzdır...
Devamını Oku
4 Haziran 2006
Mert isen, kendine baba ol!
Allahü teâlâ, bu dünyayı, amel, ibadet yeri olarak yaratmıştır. Bunun için, ibâdetleri, tâ'atleri yapmakta, haramlardan sakınmakta, mert olmalı, gevşek, kaypak olmamalıdır...
Devamını Oku
29 Mayıs 2006
"Topraktan hep güzel şeyler biter"
"Bir kimsede şu üç haslet bulunursa, o kimse Allahü teâlânın sevgili kuludur. Birincisi; cömertliktir, çünkü cömertlik bir deryâdır. İkincisi, şefkattir. Şefkat, güneş gibi aydınlatıcıdır. Üçüncüsü, tevâzudur. Tevâzu, toprak gibidir..."
Devamını Oku
28 Mayıs 2006
Allahü teâlânın gördüğünü unutmamak...
Allahü teâlânın her ân kendisini gördüğünü düşünen kimse hiç kötülük yapamaz. Onun emirlerine sarılır. Yasaklarından kaçar. Allah'tan korkanlar milletine, memleketine faydalı olur...
Devamını Oku
22 Mayıs 2006
Dünyaya ibret gözü ile bakabilmek...
Tûl-i emel sahipleri yani çok yaşamayı isteyenler; ibâdetleri vaktinde yapmazlar, tövbe etmeyi terk ederler ve kalbleri katı olur. Bu sebepten ölümü hâtırlamazlar, vaaz ve nasîhatten de ibret almazlar...
Devamını Oku
Başa Dön
1
...
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
...
244
Sona Git