Osman Ünlü

Zengin olan Müslüman, malının zekâtını seve seve vermelidir.

Aç veya hasta olanın, oturacak evi olsa da, yiyecek istemesi caizdir.

Her davet edilen yere gidilmez. Çağrılan yere gitmek için, şartlar vardır...

Keffaret orucuna, ramazana ve bayramlara rastlamayacak şekilde başlamalıdır.

''Müslüman memleketinde olup da, ibadetleri bilmemek özür olmaz.”

Oruç tutanlar, kıyamet gününde yüksek bir şerefe nail olacaklardır.

Anayı, babayı ve zi-rahm-i mahrem olan akrabayı ziyaret etmek vaciptir.

Bayram günü aile, çoluk çocuk ve akrabaya güler yüzle muamele eylemelidir.

Oruç tutabilenin fakirleri doyurması caiz değildir.

Oruç, insanlara hem maddi, hem de manevi faydalar sağlamaktadır.

Namaz kılması farz olanların, secde âyetini işitince, secde yapmaları vacip olur.

Bu geceyi, Kur’ân-ı kerim okuyarak, kaza namazı kılarak, istiğfar ederek geçirmelidir...

Bu ayı fırsat bilmeli, elden geldiği kadar ibadet etmelidir.

Mâlikide ve Hanbelide hurma, Şâfiide buğday, Hanefide ise kıymeti çok olanı vermek efdaldir.

Orucun sıhhate zararı değil, bilakis çok faydaları vardır.

Nafakasından fazla, fakat nisap miktarından az malı olana fakir denir.

“Bir ibadete başlayınca, bunu özür olmadan bozmak haramdır.''

İhtiyar, yaşlı olup ramazan orucunu tutamayanlar gizli yemelidir.

“Altın ile gümüşün oniki ayardan yukarısı zekât nisabının hesabına katılır.''

Sanat ve ticaret aletleri, fıtra ve kurban için, nisap hesabına katılır.