Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci

Şia'nın aşırı kollarından Bâtıniye'ye mensup Hasan Sabbâh, haşhaşa alıştırdığı, böylece kendisini cennette hayal eden fedâîleri vasıtasıyla İslâm dünyasına dehşet saçmıştır.

"İslâm ve Demokrasi", "Osmanlı ve Demokrasi"... Bu tabirlerin bir arada kullanılması çoklarını şaşırtmaktadır. Gerçekten, bunların bir araya gelmesi mümkün müdür?

Osmanlılar, resmî yazışmalarda Türkçe'den başka, mahallî dilleri de kullanır; kanunlar, devlet yıllıkları, resmî gazeteler birkaç dilde basılırdı. Mahallî dil bilen memur tercih edilirdi...

Etrafına topladığı birkaç yüz kişi ile saray basıp, Sultan Hamid'i tahttan indirmeye çalışan Ali Süâvi, hem ekzantrik fikirleriyle, hem politikayı yönlendirmeye çalışan din adamı kisvesiyle geçen asrın enteresan şahsiyetlerinden biri sayılır...

İnsanlar, bol olan nimetten gafildir. Ekmeğin kıymetini de ancak savaşta anlar.

Suriye'de iç savaş kıyasıya devam ediyor. Esad, direniyor. Zira rejim devrilirse, sadece Esad ailesini değil, kalabalık bir etnik grubu da dehşetli bir akıbet beklemektedir.

Suriye'de iç savaş kıyasıya devam ediyor. Esed, direniyor. Zira rejim devrilirse, sadece Esed ailesini değil, kalabalık bir etnik grubu da dehşetli bir akıbet beklemektedir.

Avrupa Birliği'nde Şeriat Hukuku

Macaristan'ın 1.7 milyonluk başşehrini, Tuna nehri Buda ve Peşte diye iki kısma ayırır. "Buda" eski, "Peşte" yenidir. Buda, buralarda hüküm süren Hun İmparatoru Attila'nın kardeşi idi. Burası bizim Budin dediğimiz, eski ailelerin yaşadığı tarihî muhittir.

Et, sofranın efendisi olarak görülmüş; etsiz sofraya itibar edilmemiştir. Böylece soframızda çok çeşitli et yemeği arz-ı endam eder.

Geçenlerde bir bilgi yarışmasında, Sultan Hamid'in Latin harflerini düşünen ilk padişah olduğu iddia edildi. Bir hâtırata dayanan bu iddianın aslı yoktur.

Maliye müfettişlerinin işini eskiden bâkîkulları yapardı. Usulsüz harcama gördüler mi, kimsenin gözünün yaşına bakmaz, yakasına yapışırdı...

Bir müddet evvel Portekiz'in başşehri Lizbon'daydım. İstanbul'a bu çok benzeyen sevimli şehirden intibaları ve fotoğrafları sizinle paylaşıyorum...

Fotoğrafın Osmanlı ülkesine gelişiyle beraber bu sanata başlayan Abdullah Biraderler, dünya meşhurlarının fotoğraflarını çekerek tarihî bir rol ifa ettiler.

Cihan Harbi'nde esaret kamplarındaki binlerce Osmanlı esiri, şartları iyi olsa bile, vatan hasreti sebebiyle büyük sıkıntılara düşmüş; ruh ve beden sağlığını kaybetmiştir.

Tatlıların hazırlanışında, ikramında ve yenilişinde ayrı bir merasim olduğu gibi, her tatlının bir zamanı vardır.

Cihan Harbi'ne katılan yüz binlerce genç, harb meydanlarında veya esaret kamplarında hayatını kaybetmiş; hayatta kalanlar da uğradıkları travma sebebiyle yaşayan birer ölü olarak ömrünü tamamlamıştır.

Mehter musikisi, Avrupalı bestecilerin ilham kaynağıdır. Wagner, "İşte musiki buna derler" demekten kendisini alamamıştır.

Mehter, sulh zamanında halkın maneviyatını canlı tutar; seferde ise askeri coşturup düşmanın kalbine korku salardı. Sultan Selim, İran seferinde düşmanın fillerini korkutmak üzere mehtere kös eklemiştir.

İlâhiyat fakültelerinde felsefe dersinin varlığı münakaşa ediledursun, İslâm dünyasının geri kalışını, felsefeye yüz verilmemesine bağlayanlar ciddi bir yanılgı içindedir.