28 Haziran 2017
Türkiye’nin Orta Doğu politikası - III: Kapasite ve imkânlar
Önceki iki yazıda, Türkiye’nin Orta Doğu politikasına dair algılardaki çelişkilerden bahsetmiş, bu çelişkilerin ortadan kaldırılması için göz önünde bulundurulması gereken gerçeklere dair bazı tespitlerde bulunmuştuk. Bu çerçevede bölgesel bir güç olarak Türkiye’nin, başta Suriye ve Irak olmak üzere Orta Doğu’da yaşanan gelişmeleri yakından takip etmesinin ve gerektiğinde bu gelişmelere müdahil olmasının kaçınılmaz olduğunu vurgulamış ve Ankara’nın bölgede kurduğu veya kurmak istediği ittifakların diğer bölgesel güçler ve küresel aktörler tarafından nasıl algılandığından bahsetmiştik.