Prof. Dr. Ramazan Ayvallı

Allahü teâlâyı çok anan, O’nu sever, Allahü teâlâyı sevince, kalbe îmân yerleşip siner, böylece emir ve yasaklara uymak kolaylaşır.

“Tasavvuf, Resûlullah Efendimizin sünnet-i seniyyesine uymak, fazla konuşmayı, fazla yemeği ve fazla uykuyu terk etmektir.”

​İmân, Muhammed aleyhisselâmın söylediklerinin hepsini beğenip, kalbin tasdîk etmesidir. Böylece inanan insanlara “Mümin” denir.

​"Edepsizlik yapmaktan sakın; çünkü burası, Allahü teâlânın Habîbînin, Mahbûbunun, sevgilisinin mekânıdır."

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Güzel ahlâk, senden kesilen akrabânı ziyâret etmek, sana vermeyene vermek, sana zulmedeni affetmektir.”

​İnsanlar, Peygamberlere tâbi olup, emir ve yasaklara uydukları müddetçe, huzûrlu ve rahat birer hayat yaşamışlar, birbirlerini sevip saymışlardır.

Kötü huylardan kurtulup uzaklaşma, güzel huylar edinme, iyi huylu olma yollarını öğreten ilim dalına “Ahlak ilmi” denilmektedir.

​Din düşmanları, kızlardan ve kadınlardan, daha onlar çocukken hayâyı kaldırmaya çalışıyorlar. Hayâsız bir toplum meydana getirmeye uğraşıyorlar.

​Kurbân nisâbına mâlik olan ve gerekli diğer şartları taşıyan bir Müslümânın, zarûretsiz kurbân kesmemesi günâhtır.

​Kurban ibâdeti, dünyâya gönderilen ilk insan ve aynı zamanda ilk Peygamber olan Hazret-i Âdem’den beri bilinen ve yapılagelen bir ibâdettir.

​"Allahü teâlâ kime akıl verirse, îmân ile hayâ da onunla berâberdir. Aklı olmayanın, ne îmânı, ne de hayâsı vardır.”

​“En büyük edeb, İlâhî hududu muhâfaza etmek, gözetmek, yani Allahü teâlânın emirlerine uymak, yasaklarından sakınmaktır.”

Her dînde harâm ve büyük günâh olduğu bildirilen ve insan tabîatına ters olan livâta, korkunç AIDS hastalığına sebep olmaktadır.

​"Lût'u da hâtırla. Hani o, kavmine şöyle demişti: Âlemlerde hiçbir kimsenin, sizden önce yapmadığı bir hayâsızlığı mı yapıyorsunuz?"

1980’de güzel ülkemizde bir darbe olmuş, bütün ülke idaresi gibi Diyanet’in yönetimi de İhtilâl Konseyi'nin eline geçmiştir. Prim yapmak isteyen, makam düşkünü bazı din adamları rehberliğinde, namaz ve imsak vakitlerine operasyon düzenlenmiştir. Hâlbuki bir gazete yazarınca -18 derecenin tercih edilmesi talebi, Diyanet İşleri Başkanlığı’nca, çok haklı gerekçelerle daha önce reddedilmiştir.

Âkıl ve bâliğ olan kadın ve erkeğin aralarında nikâh olmadan gayr-i meşrû münâsebette bulunmalarına “zinâ” denilir.

İmâm-ı Gazâli hazretleri buyurdu ki:​ "Akıl, Peygamberlik makâmında anlaşılan şeyleri kavramaktan âcizdir. İnanmaktan başka çâresi yoktur.”

İtikâdı (inancı) düzeltmeden önce, ahkâm-ı şer'iyyeyi (helâli, harâmı, farzı, vâcibi...) öğrenmenin hiç faydası olmaz.

​Bazı yetkililer ve pekçok sayıda vatandaş Türk milletinin millî ve manevî değerleri ile toplumun mihenk taşı olan âile kurumunu savunmuşlardır.

“Bütün üstünlükler, faydalı şeyler, İslâmiyet'in içindedir. Eski dinlerin görünür görünmez bütün iyilikleri, İslâmiyette toplanmıştır...”