Prof. Dr. Ramazan Ayvallı

Unutmayalım ki, zaman en büyük sermâyedir. Dünyâ ve âhiret saâdetini kazanmak, bu sınırlı zamanı iyi kullanmaya bağlıdır...

İnsan, yaratılışı îcâbı hayâtı sever, ömrünün uzamasını ister. Ancak, uzun ömür, Hak yolunda tüketilmiş ise hayırlıdır...

Geçen sene bugünlerde aramızda bulunan birtakım dostlarımız, sevdiklerimiz, büyüklerimiz bugün aramızda değiller...

"Allah indinde en makbûl amel, bir mü'mini sevindirmek, kederini gidermek, borcunu ödemek veya karnını doyurmaktır..."

Fıkıh kitaplarında, "Hastalara Tanınan Bazı Kolaylıklar"ı görüyoruz. Dînimizde, hastalar ve engellilere, dînî görevlerinde kolaylıklar çoktur...

Yapılan istatistiklere göre, dünyâ nüfûsunun yüzde 10'u, Türkiye nüfûsunun ise, yüzde 12'si engellidir...

Cemiyetimiz içerisinde, hiçbir kimsenin engellilere, en küçük bir yan gözle bakmaya hakları yoktur ve olamaz da...

İmâm-ı Rabbânî'nin yaşadığı Hindistân asırlar boyunca, coğrâfî mevki itibâriyle, dünyâda mühim bir yere sâhip olmuş bir ülkedir...

Hindistân'da yetişen büyük ulemâ ve evliyâdan olan İmâm-ı Rabbânî hazretleri, ilk tahsîline, babasından ders alarak başladı...

İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî, Hindistân'da yaşamış olan büyük bir âlim ve velî, sûfî, Allah dostu, gönül adamıdır...

İmâm-ı Rabbânî hazretleri için, İstanbul'da 15-17 Kasım 2013 tarihleri arasında uluslararası katılımlı bilimsel bir sempozyum düzenlenmiştir...

"Rızık husûsunda, Allahü teâlâya tevekkül eden kimsenin güzel huyları fazlalaşır; cömert olur ve ibâdetlerinde vesvese bulunmaz."

Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için, bazı gece ve günlere kıymet vermiş, bu gece ve günlerdeki, duâ ve tevbeleri kabûl edeceğini bildirmiştir...

Hicrî sene de mîlâdî ve rûmî târihler gibi, 12 ay esâsına dayanır ve Muharrem ayı ile başlar, Zilhicce ile sona erer...

"Yerleri ve gökleri, terâzînin bir kefesine, kelime-i tevhîdi diğer kefesine koysalar, bu kelimenin bulunduğu kefe, elbette ağır gelir."

"Günahtan sonra hemen tövbe etmek farzdır. Tövbeyi geciktirmek büyük günâhtır. Geciktirme için de, ayrıca tövbe etmek lâzımdır."

Hırsız girmesin diye kapıyı kilitlemek, tevekkülü bozmaz. Tehlikeli yerde silâh taşımak, düşmândan sakınmak da, tevekküle zarar vermez.

"Kim ki, Allahü teâlâdan korkarsa, Allahü teâlâ ona bir çıkış yolu ihsân eder ve ona ummadığı yerden rızık verir..."

Bir belâya dûçâr olduğunda; "İnnâ lillah ve innâ ileyhi râciûn" ve "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm" demelidir...

"Besmele" çekmenin ve Allah'a hamd etmenin, yani "Elhamdülillah" demenin hükümleri yerine göre değişir...