Salim Köklü

Uzun emel sahipleri, ibadetleri vaktinde yapmazlar. Tövbe etmeyi terk ederler. Kalpleri katı olur. Ölümü hatırlamazlar. Vaaz ve nasihatten ibret almazlar.

​Fetihten sonra İstanbul, minareler, kubbeler, medreseler ve kütüphanelerle müstesna bir güzelliğe büründü. Bu güzel şehre, ancak onun manevi güzelliğini görenler hizmet edebilir.

Hacı Bayram-ı Velî​ buyurdu ki: “Sultanım, İstanbul’un alındığını ne sen, ne de ben görebileceğiz. Fethi, şu çocuk ile bizim Köse görürler...”

​Peygamber Efendimiz buyurdu ki: “İstanbul muhakkak fethedilecektir. Bu fethi yapacak hükümdar ne güzel hükümdar ve onun askerleri ne güzel askerlerdir.”

​Ehl-i sünnet âlimlerinin, evliya zatların sözleri çok kıymetlidir. Onların sözlerinde Rabbanî tesir vardır. Çünkü onlar kalpten ve Allah için söyler.

“Külfetsiz nimet, dikensiz gül, engelsiz yâr olmaz” demişler. İnsanlar birbirlerini kusurlarıyla birlikte kabul etmeli. Önemli olan haram işlememek, günaha girmemektir.

​İtikadı düzelttikten sonra, İslamiyet’in emirlerini yapmak, yasak ettiklerinden kaçınmak lazımdır. Sonra kalbi temizlemek ile mamûr etmelidir.

​Hadis-i şerifler, Kur’ân-ı kerimi açıklar. Müctehid âlimler, sünneti bize açıklar. Âlimler de, müctehidlerin sözlerini bize açıklarlar ve bu kıyamete kadar böyle devam eder.

"Sen, Kur’ânda sabah namazının farzının iki, akşamın üç, öğle, ikindi ve yatsının farzının ise dört rekât olduğuna rastladın mı?"

​Hazret-i Ebu Bekir, "Kur’ân-ı kerimi kendi görüşümle tefsire kalkarsam, beni hangi yer taşır, hangi gök gölgeler!" buyurmuştur.

Değerlerimize saygılı olmayanlardan bu memlekete hayır gelmez. Gün, tek vücut, tek cihet olunacak gündür. Basit maddî menfaat ve hesapların yapılacağı gün değildir.

Ali Çavuş canını da din ve vatan yolunda feda etti. "Allah imandan ayırmasın... Canım vatana feda olsun" dedi ve Kelime-i şehadet söyleyerek ruhunu teslim etti...

Çanakkale’de kazanılan zafer, iman gücünün, birlik ve beraberliğin zaferidir. Bugün de milletçe aynı inanca, aynı birlik ve beraberliğe daha çok ihtiyacımız var.

Resul aleyhisselam bir ağaç dibinde yatıyordu. Müşriklerden Da’sûr isminde bir pehlivan, elinde kılıçla geldi ve "Seni benden kim kurtarır?" diye kükredi!..

“Ey çok sevdiğim Peygamberim Muhammed aleyhisselam! Seni vesile ederek, Rabbime yalvarıyorum. Ya Rabbi! Onun hürmetine duamı kabul et.”

Muhammed aleyhisselamın peygamberliğini gösteren şahitler, mucizeler sayılamayacak kadar çoktur. Bunların en büyüğü Kur’an-ı kerimdir.

Mucizeleri bizzat görmek veya güvenilir kimselerden duymak, bazısının iman etmesine, bazısının yakininin, imanının ve itikadının kuvvetlenmesine sebep olur.

Evliyanın keramet göstermesi lazım değildir. Onlar keramet göstermek istemezler, kerametlerini gizlerler. Allahü tealâdan keramet istemekten hayâ ederler, utanırlar.

Dünya hayatı pek kısadır. Bunu en lüzumlu şeyde kullanmak gerekir. Vakit keskin bir kılıç gibidir. Mühim işleri bugün yapmalı. Mühim olmayanları yarına bırakmalıdır.

Teknolojiyi lüzumsuz, boş, dünyaya ve ahirete faydası olmayan şeylerde kullanmak suretiyle kıymetli ömür sermayesini zayi etmemeli.