Süleyman Özışık

AK Parti'nin icraatlarından şikâyet eden, önümüzdeki seçimde AK Parti'ye oy vermeyi düşünmediğini söyleyen bir grup arkadaşın davetine katıldım.

Demek bu seçimlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a oy verecek, tepkini ortaya koymak için AK Parti'ye vermeyeceksin.

İster YSK'ya verilen listelere bakın, ister partilerin Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdiği adaylara bakın. Sadece AK Parti'nin iktidara ve Cumhurbaşkanlığı'na hazırlandığını göreceksiniz.

Bir önceki yazımda, bazı şeylerin normal seyrinde ilerlemediğini söylemiş, 24 Haziran seçimlerini görüp görmeme konusunda endişeli olduğumu dile getirmiştim.

Nice zamandır gerek siyaset dünyasında gerekse çevremde yaşanan olayları dikkatle izliyor, olan bitenleri anlamaya çalışıyorum. Gördüğüm hiçbir şey bana normal gelmiyor.

Devasa Müslüman ülkelerin tam ortasında kalmış bir başka devlet düşünün.

15'likler partisinin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce bombayı çok erken patlattı. "Meral Akşener’in ikinci tura kalması ve bana teklifte bulunması hâlinde ikinci adam olurum" dedi.

Salih Mirzabeyoğlu dendiğinde aklıma hep Star gazetesi gelir. 28 Şubat döneminde gözaltına alınmış ve tahammülü zor işkencelere maruz kalmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti'nin manifestosunu açıkladı. "Ahdim olsun" diyerek "Faizler, cari açık ve enflasyon düşecek" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dikkat çektiği mesele, son aylarda sıkça konuşuluyordu. Neredeyse dilden dile dolaşan bir kara kampanyaya dönüşmüştü.

Cumhur ittifakından sonra, muhalefet bloku da ittifak çalışmalarını tamamladı. CHP-İyi Parti-Saadet Partisi ve Demokrat Parti seçimlere tek çatı altında gitmeye karar verdi.

Geçtiğimiz hafta sonu, AK Parti'nin seçim startını verdiği İzmir'deydim. İl Kongresi öncesi sokakları dolaşma ve halkın nabzını tutma imkânı buldum.

Üzerinden bir gün geçti ama Abdullah Gül'ün yaptığı açıklamalar henüz güncelliğini koruyor. İzin verirseniz bugün hem Gül'ün verdiği ima yollu mesajlara, hem de muhalefet blokunun durumuna yeniden bir göz atmak istiyorum...

İşin doğrusunu isterseniz, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün durumuna düşmek istemezdim.

AK Partili belediye başkanları Erdoğan'ın talimatıyla istifa ettiğinde ne diyordu Kemal Kılıçdaroğlu?..

Hepimiz sabırsızlıkla CHP'nin adayını açıklamasını bekliyorduk. Yani en azından tek aday açıklanacağını sanıyorduk ama sürüsüne bereket...

Herkesin önce şunu çok iyi bilmesi gerekiyor. Erken seçim kararı yok yere, durduk yere alınmadı. Son dönemlerde yaşananlara baktığımızda bunu çok daha iyi anlayabiliriz.

Kemal Kılıçdaroğlu, dün yine ekran karşısına geçmiş, apaçık bir kasıtla Osmanlı'ya saldırmış.

Can Ataklı'yı bilirsiniz. Yazılarında yalanı "İddia", dedikoduyu "gerçek"miş gibi kaleme aldığı için kendisini bu köşede pek çok kez eleştirdim.

CHP'nin bugün içinde bulunduğu durumu iyi analiz edebilmek için birkaç yıl geriye, yani 2010 yılında yapılan Anayasa referandumunun yapıldığı yıla gitmek lazım.