Ünal Bolat

Yaşlı adam “Kaymakam Bey şimdi yemek yiyeceksin değil mi?” dedi.

“Dozerin %70-80 meyilli araziden hızla aşağıya doğru kaydığını görüp paniklemişti!..”

“O öğrencimiz şimdi Almanya’da ülkemizin yüz akı olacak başarılara imza atıyor.”

“Sultan II. Abdülhamid Han; olayı gayet basit bir işmiş gibi anlatmasından çok hoşlanmıştı...”

“Merdiven başında toplanan kadınlar, saçlarını başlarını yolarak feryat ediyorlardı.”

“O gece babamın gözüne uyku girmedi. Âdeta misafir gençlerin kapısında nöbet tuttu...”

“Bu hastalık bizi ziyarete gelmiş, Allah’tan gelmiş hoş gelmiş safa gelmiş” dedi…

“İliklerimize kadar ıslanmamıza, ölüm korkusu içinde yaptığımız yolculuğa inanamıyorduk!..”

“Yol oldukça bozuktu. Gittikçe de bozuluyordu… Yükümüz her zamankinden fazlaydı…”

“Ne söylemeliydim? Tezgâha yanaşırken, bir anda ellerindeki siğiller geldi aklıma…”

Meseleyi gelip arz ettiğimde “kitaba bakalım" buyurup aynı kitabın aynı sayfasını açmazlar mı?

“Yaşadıklarımızın anlamını askerlerim merak ediyordu. Üç ihtimali söylemeliydim...”

“Birkaç adım atıp, sendeleyip düşüp bayıldı asker. Hemen su ve kolonya ile ayıltmaya çalıştık...”

“Epeyce okumuş ve yaklaşık 1250 sayfalık kitabın neredeyse üçte ikisini bitirmiştim...”

“Ah kuş olup İstanbul'a gitseydim. O mübarek beldeleri o kıymetli insanları görseydim...”

“Bende büyük bir huzur ortamı oluştu. Tabii derslerimde de çok başarılı olmaya başladım...”

“Bir gün duyduk ki, zerre vefası olmayan dayım gittiği başka vilâyette yeniden evlenmiş...”

“Halam eve gelip anneme ağzına geleni saydıktan sonra yakasına yapışıyor babamın...”

“Eğer bu ricamı kırmaz da ağabeyimle evlenirsen sana ömür boyu minnettar kalacağım...”

“Elde ne iyi insanlar varmış” dedim içimden. Ama bu defa da emlakçıma borçlanmıştım...