Vehbi Tülek

Resûlullah Efendimiz buyurdu ki: “Müslüman, insanların elinden ve dilinden emîn oldukları kimsedir.”

Abdürrahîm-i İstahrî hazretleri dünyâya kıymet vermez; dünyâ malı toplamazdı...

“İnanmamak için elinde senedin, vesîkan var mı? Hangi ilim, hangi fen inanmana mâni oluyor?”

Allahü teâlâ ve O’nun Peygamberi, bu ümmete merhamet ederek, büyük ihsânda bulunmuşlardır.

Ehl-i beyti sevmek, Eshâb-ı kirâma hürmet etmek, îmân ve kurtuluşun iki esâsıdır.

“Her kim, Allah ve âhıret gününe imân ederse, ya hayır söylesin, yâhut sussun..."

Abdullah er-Râzî buyurdu ki: “Kullar arzularına, ancak Allahü teâlânın ihsanı ile kavuşabilirler.”

Resûlullah Efendimiz buyurdu ki: “Kıyâmet günü terazide en ağır gelecek şey, güzel ahlâktır.”

“Bir sözü anlamayacak kimseye söyleme! Çünkü o söz, ona zararlı olup, fayda vermez.”

Ebû Muhammed Sa’bîye saldıran eşkıya, şaşkına dönmüştü! Çünkü kılıcı kesmiyordu!..

İsrâfın harâm olduğu muhakkaktır. Kalbin hastalığıdır. Kötü bir huydur.

"Küçüğümüze acımayan, büyüğümüze hürmet etmeyen bizden değildir."

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "İbâdet on kısımdır, dokuz kısmı, helâl kazanmakdır."

“Yâ ilâhî! Senden haber veren dile, sana delâlet eden ilimlere bakan göze azap etme!"

Bir mümin namazını güzel kılar, rükû ve secdelerini tam yaparsa, namaz sevinir ve nûrlu olur.

Câmide i’tikâf etmek, ezân, ikâmet okumak, cemaat ile namaz kılmak Sünnet-i hüdâdır.

Şerefüddin Şuayb Efendi buyurdu ki: “Ârif kimse, Allahü teâlâdan gelen hiçbir şeyi acâib karşılamaz.”

"Her asırda, her zamanda yaşayan insanların en iyilerinden, seçilmişlerinden dünyâya getirildim."

Bir kimse geldi ve Peygamber Efendimize “Yâ Resûlallah! Kıyâmet ne zaman?” diye sordu.

Bir kimseye selâm verirken, cem olarak vermeli, çok kimseye verir gibi vermelidir.