Vehbi Tülek

"Her asırda, her zamanda yaşayan insanların en iyilerinden, seçilmişlerinden dünyâya getirildim."

Bir kimse geldi ve Peygamber Efendimize “Yâ Resûlallah! Kıyâmet ne zaman?” diye sordu.

Bir kimseye selâm verirken, cem olarak vermeli, çok kimseye verir gibi vermelidir.

Kul, kendinin nefsini düşünmekten büsbütün kesilmedikçe Rabbini düşünemez.

En akıllınız, Allahü teâlâdan en çok korkanınız, emir ve yasaklarına en güzel şekilde riâyet edeninizdir.

“Kendisinden ilim öğrendiği hocada, ayıp ve kusur arayan kimse, o zâttan istifâde edemez.”

İslâmın beş şartından dördüncüsü, mübarek ramazan ayında, her gün oruç tutmaktır.

Kur’ân-ı kerîmi, güzel ses ile, Allah’tan korkarak ve hüzün ile okumalıdır.

"Allahım! Ben bütün yaptıklarımın ve yapmadıklarımın şerrinden sana sığınırım."

Allahü teâlânın Kur’ân-ı kerîmde, en açık ve en geniş bildirdiği şey, meyyitten kalan mîrâsın nasıl dağıtılacağıdır

"Bilmediğini öğren, dinlemesini bil, seni ziyâret etmeyeni ziyâret et!"

Dîn-i islâm, dört vesîka ile bizlere gelmiştir. Bu dört vesîkaya (Edille-i şer’ıyye) denir.

"Uygunsuz işlerin hepsinden Allahü teâlâya tevbe etmeli, Ona yalvarmalıdır!"

Hazret-i Ebu Hüreyre, annesinin de Müslüman olmasını çok istiyor, fakat bir türlü muvaffak olamıyordu!..

Abdullah bin Amr bin Âs çok ibâdet yapardı. Bütün hayatını ibâdet etmeye vakfetmişti. Ve bir gün...

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Rahmet melekleri, ceres, [çan, zil, çıngırak] bulunan yere girmez."

İbâdetler îmândan parça değildir. Yalnız, namazda söz birliği olmadı.

"Cehennem, bu nefistir; cehennem, bir ejderhadır ki harareti denizlerle eksilmez."

“Namazı şartlarına uygun olarak kılanlara, o namaz kıyâmet günü delîl ve kurtuluş olur..."

Kur’ân-ı kerîm, Allahü teâlânın zâtının ve şü’ûnlarının bütün kemâllerini kendinde toplamıştır.