Vehbi Tülek

"Her çeşit üzüntü fazîlettir, mümin için derecede ziyâdeliktir. Fakat üzüntünün sebebi günah olan şeyler olmamalı. Bunları yapamadım diye üzülmemeli."

Celâleddin-i Devânî hazretleri, İslâm âlimlerinin ve velîlerin büyüklerindendir. Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk'ın neslinden olduğu için kendisine "Sıddîkî" denildi.

Ebû Muhammed buyurdu ki: "Bir kimse için en büyük sıkıntı, uygunsuz birisi ile sohbet etmek, berâber bulunmak mecbûriyetinde kalması ve o kimseyi terk edip gitmek mümkün olmamasıdır."

Ahmed Kuseyrî Buyurdu ki: "Rabbine karşı davranışlarında Resûlullah'ın edebine uy. Rabbine karşı Resûlullah efendimiz gibi ol. Ondan gelen şeylere rızâ, hoşnutluk göster. İtirâz etme..."

Muhammed Cezûlî, salevât-ı şerîfeleri topladığı bir kitap yazdı. Bu eserine; "Hayırlara deliller" mânâsına gelen "Delâil-ül-Hayrât" ismini verdi...

Muhammed Cezûlî, bir gece uyuyamadı. Düşünceler içerisindeyken, hanımı yatağından kalktı. En güzel elbisesini giyip, evden dışarı çıktı. Merak ederek o da peşinden gitti.

Dehhâk bin Müzâhim hazretleri, bir cumâ gecesi mescide gitmek üzere evden çıkar. Mescide vardığında bir gencin secdede ağladığını görür!..

Buyurdu ki: "Allahü teâlâ kimi felâkete düşürmek isterse, ona âlimlerin ve evliyânın aleyhinde bulunma gafletini verir."

Fâtıma-i Nişâbûriyye Mekke-i mükerremede yaşadı. Evliyânın büyüklerinden Bâyezîd-i Bistâmî hazretlerinin medh ve iltifâtlarına mazhar oldu...

Celâleddîn Tebrîzî hazretleri, evliyânın büyüklerindendir. İran'ın Tebriz şehrinde doğdu. 1345 (H.746) yılında vefât etti.

Buyurdu ki: "Komşunuz borç isterse verin. Başka şeye ihtiyaç duyarsa, verin. Hastalık ve felâkete uğradığında, sizin güler yüzünüze ihtiyâcı var ise ona güleryüz gösterin..."

"Bir talebe, kendisine ilim ve edeb öğreten ve hakîkî âlim olan hocasına edep ve muhabbetle nazar edip bakınca, hak yoluna girmiş olur."

Ebû Türâb-ı Nahşebî: "Yâ Rabbi! Ne kadar kerîmsin. Daha dün mahalleden çıkarmak istedikleri bir fâsıkı, bir ağlama ve inleme, bir pişmanlık ile bu dereceye kavuşturdun!"

Fasık genç şöyle dua etti: "Yâ Rabbi! Tövbe ettim. Dertlilerin dayanağı, muhtaçların sığınağı sensin. Toprakla bir olmuş, zamânını boşa geçirmiş ben kuluna rahmet et!"

Buyurdu ki: "Resûlullah efendimizin, benim ümmetim buyurduğu ümmet, İbrâhim aleyhisselâmın Nemrud'un ateşinden kurtulduğu gibi Cehennem ateşinden kurtulurlar..."

Buyurdu ki: "Yapılan ibâdetleri muhâfaza edip, âhirete götürmek, ibâdetlerden hâsıl olan amellerin muhâfaza meyvesi olan mânevî zevki kazanmaktan güçtür."

Ferruh Çelebi, Bursa'da iken, hasedçilerin kötülemesine mâruz kalır. Bu gibi sözlere üzülür ve görevinden ayrılarak Konya'ya gider...

Hazreti Dırâr, hadîs âlimidir. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîfler, İmâm-ı Buhârî'nin Edeb-ül-Müfred'inde, Sahîh-i Müslim'de, Sünen-i Tirmizî'de, Sünen-i Nesâî'de yer almıştır...

Buyurdu ki: "Allahü teâlânın kulları olunuz. Nefsinizin, paralarınızın kulu olmaktan sakının. Sizler nefisleriniz için değil, ancak Allahü teâlâ için yaratıldınız..."

Buyurdu ki: "Evliyânın sohbetinde öyle bir tesir olur ki, dünyâ sevgisi ve dünyâya düşkün olanların sevgisi onun sohbetinde bulunanların kalbinden çıkar."