Vehbi Tülek

Buyurdu ki: "İnsana zararı en şiddetli olan şeyin ne olduğunu bilmek istedim. Bunun, gaflet olduğunu anladım. Gafletin insana yaptığı zararı, Cehennem ateşi yapmaz!.."

Buyurdu ki: "Allahü teâlânın kullarına nasîhat etmeli ve yumuşak davranmalıdır. Eğer söz tutmazlarsa onlara yumuşaklıkla hakîkati anlatmaya devâm etmelidir..."

Ali bin Bendâr hazretleri buyurdu ki: "Dünyâ temeli zorluk üzerine kurulmuş bir evdir. Orada zorluk olmadan yaşamak imkânsızdır..."

Buyurdu ki: "Yarın sana zarar verecek şeyler için keder ve gam içinde bulun. Âhiret saâdetini harâb eden şeyler için üzül. Yarın sana fayda vermeyecek şey için sevinme!"

Muhammed bin Hanefiyye hazretleri buyurdu ki: "Allahü teâlâ, Cennet'i nefslerinize karşılık kıldı. Nefsinizi, Cennet dururken, başka şeylere satmayınız!.."

Annesi bir gün Daygam'a "Ölümü seviyor musun?" diye sorar. O da; "Evet anneciğim!" der. Annesi ise "Niçin seversin?" diye sorar ve açıklamasını ister!..

Büyük âlim ve velî Evzâî hazretlerine misâfire ikrâmın ne olduğunu sordular. Cevabında şöyle buyurdu: "Güler yüz ve tatlı dildir..."

Ferec bin Abdullah hazretleri buyurdu ki: "İnsanların en akıllısı, dünyâya gönlünü kaptırmayanlardır. En zengini de kanâat edenlerdir."

Evliyânın büyüklerinden Hamdûn Kassâr hazretlerinden bir kimse nasihat isteyince ona şöyle buyurdu: "Dünyâ için hiçbir şeye kızma!.."

Buyurdu ki: "Kul için güzel ahlaktan daha iyi mertebe yoktur. İnsan, güzel ahlakı ile dünya ve ahirette yüksek derecelere kavuşur."

Hacı Hıdır Efgân hazretleri, hocası İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin vefât ettiği haberini duyar. Bu haber üzerine içli gözyaşları dökerek Serhend'e gider...

Buyurdu ki: "Allahü teâlâyı tanıyıp O'na şirk koşmamak, Allahü teâlâya itâat edip, isyân etmemek, Allahü teâlayı anıp O'nu unutmamak takvânın, haramdan kaçmanın îcâbıdır..."

Buyurdu ki: "Nefsinden râzı olmayan câhil bir kimse ile arkadaş olmak, nefsinden râzı ve memnun olan bir âlim ile arkadaşlık etmekten daha hayırlıdır..."

Buyurdu ki: "Her sorulana cevap verenin, açıkça görülen her şeyi yorumlayanın, karşısındakilerin hâlini hesâb etmeden her ilmi açıklayanın bu hareketleri, câhil olduğunu gösterir."

Buyurdu ki: "Kendine nasihat eden yine kendin ol. Bir noksanın olduğu zaman, kardeşlerinin seni uyarmalarını bekleme! Bu güzel haslet, artık kendisine vedâ edilen bir şey oldu."

Buyurdu ki: "İnsanlarla arkadaşlık yaptığın zaman her arkadaş için, sanki kölesi olan bir genç ol. Susuzluktan ciğeri yanan her arkadaş için tatlı ve serin suyun tadı gibi ol!.."

Buyurdu ki: "Mârifet ehli, Allahü teâlâyı tanımakla hayattadırlar ve hakîkî hayat da, onların yaşadıkları hayattır. Allahü teâlâyı tanımayanlar diri sayılmazlar. Onlar ölü gibidir."

Ebû Câfer hazretlerine "Bid'at nedir?" dediler: "İlâhî hükümleri çiğnemek, sünneti küçümsemek, şahsî istek ve düşüncelere tâbi olarak Kur'ân-ı kerîm ve sünnete uymayı terk etmektir" buyurdu.

Cerîrî hazretlerine; "Tasavvuf nedir?" dediler. "Tasavvuf, sulhu olmayan bir cenktir. Yâni, tasavvuf talep ve sulh ile ele geçmez. Ancak nefisle muhârebe netîcesinde gerçekleşir" buyurdu.

Buyurdu ki: "Eğer Cennet'i ve Cehennem'i gözümle görseydim, şimdiki yaptıklarıma ilâve edeceğim bir şey olmazdı. Çünkü, ben sanki her ikisini görmüş gibi hareket ediyorum."