Vehbi Tülek

İsrailoğullarının başında Tâlût isimli bir melik vardı. "Tâbût" denilen kutsal sandık, Amâlikalıların hükümdarı Câlût'un eline geçmişti...

Büyüklerin hâlini anlamayan bir kimse Takıyyüddîn ibni Dakîk-ül-îd'e karşı edepsizlik yapar. Uygun olmayan sözler söyler!..

Resûlullah efendimizi defnettikten sonra, bir köylü geldi. Kendini kabr-i şerîfin üzerine bıraktı. Toprakları üstüne başına saçıyordu!..

Bir kimse zalim bir hükümdarın elinden kaçıyordu. Yakalanırsa cezalanacaktı. Oturdu, Peygamber aleyhisselama bin salevat okudu...

Cömert bir zengin, evlatlarına şöyle vasiyet etti: "Ben fakirlere, gariplere öşür payını fazlasıyla ve bolca ayırırdım. Siz de bu usûlü devam ettirin!.."

Abdullah bin Hanzala, kalabalık bir hey'et oluşturup Şam'a Yezid bin Muaviye'yi ziyarete gittiler. Yezid onlara çok cömertçe davrandı; ancak!..

Bugün sizlere, Trablusşam Nakîb-ül-eşrâfı Şeyh Abdülfettâh Zağbî'nin, Yûsuf Nebhânî'ye anlattığı bir hadiseyi nakletmek istiyoruz...

Rebi hazretleri, yerinin Cennet mi, Cehennem mi olduğunu bilmeden gülmeyeceğine yemîn etmişti. Vefât ettikten sonra yıkamak için örtüsünü açtılar!..

Resûlullah efendimizin doğduğu günlerde, İran kisrası, dillere destan bir saray yaptırmıştı. Bu saray bir sabah ikiye bölünüverdi!..

Kâhin Satîh ölmek üzereydi. Yeğeni Abdülmesîh'e şöyle dedi: "Kisrânın sarâyının sallanması, Sâve Gölünün kuruması... âhir zamân Peygamberinin doğduğuna işârettir."

Resûlullah Efendimiz İslamı tebliğe başlamıştı. Hazret-i Ebû Bekr'i imana davet edince kendisinden mu'cize istedi!..

Hasîrîzâde, hoş sözlü, güler yüzlü, vakarlı ve mütevâzı bir zat idi. Cömert ve hayırseverdi. Misâfirlerinin hizmetlerini bizzat kendisi görürdü...

Ebû Mansur bin Zâkir, vefâtı yaklaştığı zaman çok ağladı. "Niçin ağlıyorsun?" diye sorulduğunda şöyle dedi: "Hiç gitmediğim bir yola çıkıyorum!"

Habîb'ün Neccâr, putperest halkın önünde Allaha imân ettiğini söyler. Bunun üzerine onu, öldürmek için taş yağmuruna tutarlar!

Hazreti İsa, putperest Antakya halkına elçiler yollar. Ancak kral onları hapse attırır. İsa aleyhisselam, havârîlerinin reisi olan Şem'ûn'u krala gönderir!..

Fazıl Mustafa Paşa, kendisini tamamen kaptırmış, düşman alaylarını bozarak, dağıtarak ilerliyordu. Tam o anda bir kurşunla yere yığıldı!

Osmanlı ordusu Macaristan üzerine sefere çıkar. Bunu haber alan Prens Baden kumandasındaki Avusturyalılar da, harekete geçer...

İslam askeri bir sefere çıkmaktadır. Aralarında bulunan bir kimse "Dört Halîfe" hakkında uygun olmayan sözler söylemeye başlar!..

Kavmi, İsa aleyhisselama iman etmiyordu. Bir kabir göstererek; "Bu kabirdekini diriltir de peygamberliğini tasdik ettirirsen sana iman ederiz" dediler...

Balkan Harbinin şiddetle sürdüğü yıllar... Cepheden bir çavuşun komutanına yazdığı mektubu buyurun ibretle okuyalım...