Vehbi Tülek

Abdülazîz Revvâd hazretleri sokakta giderken bir kadın telaşla yaklaşır ve "Ey efendi! Şurada bir hasta var, ölmek üzere. Yanındakiler ise hep kadın, hiç erkek yok!" deyince mübarek hemen koşar...

İsa aleyhisselam, kör ve kötürüm bir kimse gördü. Şöyle dua ediyordu: "Ey nice zenginlere vermediği nimeti bana ikram eden Rabbim! Sana ağaçların yaprakları sayısınca şükürler olsun!.."

Abdullah Ayderûs, cömert, ikrâm sâhibi bir zat idi. Herkese durumuna göre muâmele eder ve herkesin seviyesine inerdi. Konuştuğu kimse onun en çok kendisini sevdiğine inanırdı...

Türk-İslâm târihinde meşhûr üç "Şems" vardır. Biz bugün, Üçüncü Mehmed Han ile birlikte Eğri Seferine katılan Şemseddîn Ahmed Sivâsî'den yani "Kara Şems"ten bahsetmek istiyoruz sizlere...

Abdullah ibn-i Mübarek, cephede, düşman askeriyle teke tek çarpışmaktadır. Mücadelede birbirine üstünlük sağlayamazlar. Namaz vakti geçmek üzere iken, Abdullah ibn-i Mübarek rakibine bir teklifte bulunur!

Batmanlı Hüseyin Ağa ağılında bir nur görüp, ona doğru ilerledi. Elini dokunduğunda, nurun hizmetçi kadının oğlu Hasan'ın başında parladığını fark etti! Hasan'a o günden sonra "Nurânî" dediler...

İçten münkir, dıştan mümin gözüken münafıklardan biri, Peygamber efendimizin azatlı kölesi ve evlâtlığı Zeyd bin Harise hazretlerine ticarî ortaklık teklifinde bulundu. Maksadı neydi acaba?!.

Gevher Nesibe, kara kaşlı, kara gözlü, kara saçlı, ak yüzlü bir Türk kızıdır. Selçuklu ordusunun komutanlarından bir sipahiye gönlünü kaptırır. Yani "kara sevda"ya tutulur bir gün...

Hükümdar Humeyr ibni Redi'nin bin yıl önce yazdığı mektup Peygamber efendimize ulaşınca şöyle buyurdular: "Merhaba salih kardeşim, merhaba salih kardeşim!.."

Orta Doğu'nun hâkimi Humeyr Mekke'ye gelmişti. Ancak kendisine soğuk davranıldığı için kızdı ve Kâbe'yi yıkacak, halkı öldürecek ve şehri askerine yağmalatacaktı!.. O anda müthiş bir baş ağrısıyla sarsıldı!..

Resûlullah efendimiz Vedâ Haccını yaptıktan sonra hastalanmışlardı. O sırada Araplar arasında bazı kimseler peygamberlik davasına kalkıştı! Bunların ilki, Benî Ans kabîlesinden Esved-i Ansî idi...

Berdeî hazretleri bir gün rüyasında Peygamber efendimizi gördü. Resûlullah kendisine; (Oğul, bu dünyânın sıkıntısını çektiğin yeter. Artık bana gel) buyurdular...

Genç bir sahabe vefat etmek üzereydi. "Resul-i Ekrem'i cenazeme çağırmayın. Yahudiler bir fenalık yapabilirler, haşereler zarar verebilirler. Defnettikten sonra haber verirsiniz" diye vasiyette bulundu...

Ya'kûb Germiyânî, Sünbül Sinân hazretlerinin talebesi idi. Sünbül Sinân Efendi, bu talebesini çok sever ve "Talebe, Germiyânlı Yâkub Efendi gibi olur" buyururdu...

Zeyd bin Hârise hazreti Zeyneb'i boşamıştı. Resul aleyhisselam, kendisine talip olunca mübarek kadın şöyle duâ etti: "Ya Rabbî! Eğer onun zevceliği ile şereflenmemi takdîr buyurdun ise, beni ona sen ver!"

Semûd kavmi müşrik ve putperest idi. Allahü teâlâ kendilerine tevhid akidesini öğretmek üzere içlerinden biri olan Salih aleyhisselâmı peygamber olarak gönderdi...

Hakîm Atâ biraz esmerdi. Bir gün hanımı, kalbinden "Keşke kocam bu kadar kara olmasaydı" diye geçirdi. Mübarek, onun bu düşüncesini anladı ve; "Benden sonra daha kara biriyle evleneceksin!" deyiverdi!..

Bir gün, Allah adamlarından Mevlânâ Tâceddîn İbrahim hazretlerinin dergahına bir genç geldi. Edeple yaklaştı ve şöyle bir istekte bulundu: "Hocam, nasihat almaya geldim..."

Mevlânâ Behâeddîn bin Lütfullah, evliyânın büyüklerindendir. Tam ismi "Mevlânâ Behâeddîn bin Şeyh Lütfullah"tır. Doğum târihi belli değildir. Edirne'de vefât etti...

Müşriklerden Esved bin Abdülmuttâlib, Âs bin Vâil, Velid bin Mugîre ve İbni Talâtıla adındaki kimseler, Peygamber efendimizle alay etmekte çok ileri gidiyorlardı. Resûlullah çok mahzundu...