Vehbi Tülek

Zühd ve takvada zamanının en meşhurlarından olan Amir bin Abdikays hazretleri buyurdu ki: "Evliyâlık derecelerine, ancak doğrulukla ulaşılır. Her hâlükârda doğruluktan başkası bâtıldır, boştur."

Evliyanın büyüklerinden olan Mansûr bin Ammâr, aslen Mervli olup, Basra'da yaşamıştır. 839 (H.225) senesinde Basra'da vefat etti. Iraklılar ve Horasanlılar tarafından sevilen bir zâttı...

Osmanlı tarihinin son sadrâzamı Ahmed Tevfik Paşa tecrübeli ve muktedir bir diplomat idi. Sultan Abdülhamid, Sultan Reşad ve Sultan Vahideddin devirlerinde dört defa sadâret makamına getirilmiştir...

Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinin devrinde yaşayan Rüveym bin Ahmed buyurdu ki: "Bir kimse âlimler ile oturup, onların bildiği bir şeye muhâlefet etse, Allahü teâlâ o kimsenin kalbinden îmân nûrunu alır."

Kerâmetler menbaı Ebû Abdullah Nibacî hazretleri buyurdu ki: "Allahü teâlâyı unutmak, O'ndan gâfil olmak, Cehennem'e girmekten daha şiddetli bir haldir!.."

Celâleddîn Tebrîzî son anlarını yaşıyordu. Talebelerine şöyle vasiyet etti: "Benim size nasîhatim, Allahü teâlâdan korkarak, O'nun emir ve yasaklarına riâyet etmenizdir..."

Urve bin Zübeyr, tâbiînden ve Medine'deki Fukahâ-i Seb'adan (Yedi büyük âlimden) biridir. Hicri 22 senesinde doğdu, 94 senesinde, Hazreti Ömer'in hilâfetinin sonlarında Medine'de vefât etti...

Yahya İstahri hazretleri, Ramazan-ı şerif ayını dört gözle bekler, gelişini kokusundan anlardı. Her akşam iftar vakti fakirleri çağırır ve derviş sofrasında beraber iftar ederlerdi...

Osmanlılar zamânında Edirne'de doğup büyüyen Behiştî hazretleri, tasavvuf büyüklerinden olup aynı zamanda iyi bir edip ve şair idi. Merkez Efendinin sohbet ve hizmetinde kemâle gelmiştir...

Yûsuf Nebhânî buyurdu ki: "Bir hasta, Cumâ günü namazdan önce abdestli, kalbinden dünyâ düşüncelerini çıkarmış olarak iki yüz kerre 'Yâ Allahü el-mahmûdü fî fiâlihi' derse, Allahü teâlâ ona şifâ verir."

Hindistan'da yaşamış olan velîlerden Ömer Hadrami hazretleri buyurdu ki: "Sâlihlerle sohbet ediniz. Onlar, dünyâ hazîneleridir. Onlarla berâber olmak, ebedî saâdetin anahtarıdır..."

Sadeddîn Kaşgarî'nin talebelerinden olan Mevlânâ Semsüddin Muhammed Ruci, bir Berat gecesi Herat'ta doğdu. Bu mübarek zat, uzun bir ömürden sonra, bir ramazan günü vefat etti...

Büyük âlim ve velî Ebu Talib el-Mekkî buyuruyor ki: "Tasavvuf yolunda bulunanın yapacağı ve dikkat edeceği en makbul şey; nefsini hesâba çekmektir..."

Zünnûn-i Mısrî'nin talebesi olan Yûsuf bin Hüseyin Râzî buyurdu ki: "Yapmacık olarak, riyâ ile yapılmış çok az bir amelle Allahü teâlânın huzûruna çıkacağıma, günâh yükü ile çıkmayı tercih ederim."

Hadîs âlimlerinden olan Abdullah bin Dînar hazretleri, Tâbiînin ileri gelenlerinden idi. Nasîhatleri ile insanlara yol göstermiş ve kalplerde taht kurmuş bir gönül sultanıdır...

Abdullah bin Ebû Zekeriyya, tâbiînin büyüklerinden, hadîs âlimidir. Künyesi Ebû Yahyâ eş-Şâmî'dir. 119 (m. 737) târihinde Halife Hişam zamanında vefât etmiştir. Cepheden cepheye koşan mücahid velîlerdendir...

Aslen Türkistânlı olan Ebû Bekr bin Mes'ûd, fıkıh âlimidir. Çok talebe yetiştirdi. Bunlardan en meşhuru; Selçuklu ve Osmanlı döneminde yaşayan büyük mutasavvıf Davud-i Kayserî'dir...

Şafii fıkıh âlimlerinden el-mihenî buyurdu ki: "Allahü teâlânın rahmeti, o kadar çok ki, bundan hiç şüphe etmiyorum. Lâkin ben, o rahmete kavuşanların arasında bulunabilecek miyim bilemiyorum?!."

Abdülkâdir Geylânî hazretlerinin talebesi olan Abdurrahmân Tafsûncî buyurdu ki: "Dünyâda haram, günah olan işlerle meşgûl olan kimseler, herkesin yanında zelîl olur, aşağılanır..."

Süleyman aleyhisselam, hem Peygamber, hem sultân idi. Cinler, rüzgâr ve hayvanlar da insanlar gibi ona itâat ederlerdi. Bugün onun devrinde yaşanan ibretli bir hadiseden bahsedeceğiz sizlere...