Vehbi Tülek

Allahü teâlâ, din ve dünya ihtiyaçlarına kavuşmak için, duâ etmeyi sebep yaptı.

Fakirlere, mücâhidlere, mal ile yardım etmelidir. Hayır, hasenât yapmalıdır...

​Dost, düşman, herkesi güler yüz ve tatlı dil ile karşılamalı, hiç kimse ile münâkaşa etmemelidir.

Gizli yapılan günahın tövbesi gizli, âşikâr yapılanın tövbesi âşikâr olmalıdır.

"Müminler, Besmele yardımıyla Sırattan geçer. Cennet davetiyesinin imzası Besmeledir."

“Allahü teâlâya yakın olabileceğimiz en üstün şey, kalb hastalıklarını terk etmektir!”

“Rızkını Allahtan bilmeyip de onun mahlûkundan beklemek, insanı cenâb-ı Haktan uzaklaştırıp, halka muhtaç eder.”

"İnsanlar Allahü teâlânın ıyâlidir, kullarıdır. Kullarına iyilik edenleri çok sever."

Kur'ân-ı kerimi okumak çok büyük bir nîmettir. Allahü teâlâ, bu nîmeti Habîbinin ümmetine ihsân etmiştir.

Lügat âlimlerine göre, (Ehad) ve (Vâhid) kelimelerinden her biri, bir diğerinin mânasındadır.

Hacca giden, başkalarına sıkıntı vermediği gibi onlardan gelecek sıkıntılara da katlanmalı, yumuşak davranmalıdır.

İnsanı kötü yoldan ilim ve âlimler kurtarır. Rehber olmadan doğru yol bulunamaz.

Kur'an-ı kerimin Allahü teâlânın kelâmı olduğundan şüphesi olanlar için, Müddessir sûresi nâzil oldu...

İmam-ı Azam’ın zamanında ve sonraki asırlarda yaşayan İslam âlimleri hep onu methetmişlerdir.

Kabirden ilk önce Resûlullah kalkacaktır. Üzerinde Cennet elbisesi bulunacaktır...

İnsan için ''bir şey yarattı'' demek, akla ve dîne uymayan câhilce, bir sözdür!..

Saadet, Cennetlik olmak demektir. Şekâvet, Cehennemlik olmak demektir...

Kur’ân-i kerîm, Arabça’nın yedi lehçesi üzerine nazil oldu. Kureyş lehçesiyle okunurdu.

Saymakla bitirilemeyen çeşitli nîmetleri, iyilikleri gönderen yalnız Allahü teâlâdır.

Kişinin aklı, Resûlullahı diğer bütün mahlûkâta tercih etmedikçe, îmânının kemâline itibâr yoktur.