Vehbi Tülek

Zâhid dünyâda gurbettedir. Çünkü onun asıl vatanı âhırettir. Ya’nî o âhırete yönelmiştir.

İnsanı Allahü teâlâdan uzaklaştıran perdelerin en zararlısı, dünyâ düşüncelerinin kalbe yerleşmesidir.

Dünyada olacak her şey, dünyâ yaratılmadan evvel ezelde Levh-i mahfûza yazılmış, takdîr edilmiştir.

Keramet gösteriyorum diyerek gaibden haber verenler, sihirbazlık yapanlar sevgili kul değildir!..

“Allah bâki ve kâfidir. O’ndan başkası boştur. O’ndan gayri her şeyden nefsini uzak eyle!”

Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Ey Büreyde! Merv'e gideceksin ve orada vefat edeceksin!"

İki Müslümân karşılaşdığı zamân, birbirine selâm vermesi ve sonra müsâfeha etmesi sünnettir.

Peygamberlerden sonra ve meleklerden sonra mahlûkların en efdali, en üstünü Eshâb-ı kirâmdır.

"Allah ve Resûlünün sizden râzı olmasını istiyorsanız, size verilen emânetleri hakkıyla muhafaza edin."

“Dünyadan sonraki yolculuk çok uzundur. O uzun sefer için, yol azığı hazırlayınız..."

Allahü teâlâ, lütfederek, bu ümmet-i merhûme arasından sâlih, müttekî dört âlimi seçti.

"Mümine, İslam'dan sonra af ve afiyetten daha hayırlı bir şey verilmemiştir..."

Resûlullah efendimiz, Mu'âz bin Cebel’i Yemen'e hâkim olarak göndermek istiyordu...

Medîne’de ilk ezân okuyan, Bilâl-i Habeşî; Mekke’de ise, Habîb bin Abdurrahmân hazretleridir.

"Evliyâullah, Allahü teâlânın izni ile toprağı altın yapar. Sizden böyle bir şey isterim!.."

Resûlullah efendimiz buyurdu ki: "Eve girerken İhlâs-ı şerifi okuyan, yoksulluk görmez!"

Hazreti Osman (radıyallahü anh) şehid edildiği gün, evinin muhasara edildiğini anlamıştı...

"Her kelimeyi okurken manasını düşünmeli ve anlayıncaya kadar tekrar etmelidir."

Resûlullah efendimize en üstün amel sorulduğunda “Vaktinde kılınan namazdır” buyurdu.

Din büyükleri, ölü kalbleri diriltmeye, hasta rûhları tedâvî etmeye ehemmiyet verir.