Yıldıray Oğur

1962 Yılının Temmuz ayında Mardin'de 13 yaşında bir çocuk Kırıkkale yapımı silah ve 40 kurşunla yakalanır.

"26 Mart 1994 günü sabah saatleri. Güneşli bir gündü. İki köyün erkekleri köyün dışındaki tarlada çalışıyorlardı.

Rejimin 90 yıldır üç kuşağın özel hayatlarına öyle sözle değil, devrimle, darbeyle, kanunla, Anayasayla yaptığı müdahaleler geri alınıyor...

Yeter Hanım'dan harika bir mantı tarifi

Atlas bayrağa sarılı, üzeri güllerle kaplanmış sanduka o günlerde ilk kez işitilen, telaffuzu zor katafalkın üstüne konmuştu

AK Parti iktidarında sadece Üsküdar-Eminönü arası değil, Fatih-Harbiye arası da kısaldı. Bu tren o freni çekerek durdurulamaz artık...

Dünyadaki bütün istihbarat örgütleri müttefik ya da değil birbirlerini dinlemeye çalışır, teknolojisi iyiyse Merkel'i bile dinler.

Şehre yukarıdan "camera obscura" deliğinden bakarken akla "Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır" sözü geliyor...

27 Mayıs'a giden gençlik eylemleri ahizeli telefonsa, Cumhuriyet Mitingleri Nokia 8110'sa, Gezi Ayaklanması da i-phone 4S'ti. Ama özünde çalan aynı telefondu.

Ankara'da büyük bir hesaplaşma yaşanıyordu. Bir karar anı gelip çatmıştı. 17 Ekim'de ABD'de Clinton'la görüşen Çiller beklediği desteği alamadı...

Şimdiden solcu yazarlar köşelerine mendil serip onun için oy dileniyor, gazeteciler gazeteciliklerini unutup "oylar bölünmesin" çağrıları yapıyor.

2012 yılının ilk günlerinde İran'ın nükleer çalışmalarının merkezi olan Nathan Nükleer Tesis İşletme Müdür yardımcısı 32 yaşındaki nükleer fizikçi Mustafa Ahmedi Nohsan arabasına yerleştirilen manyetik bir bombayla öldürüldü. 2

Bir İsrail uçağı, Yeşilköy Havalimanı kulesinden zorunlu iniş izni ister. Senaryoya göre, uçak boşaltılacak, Ben Gurion gizlice Ankara'ya getirilecektir.

Eski devrimciler yeni holding gazetelerini doldurdu. Düşman ortaktı. Ama artık Türkiye'nin merkezi değişti. Merkez medya da değişiyor.

Türk yurdunu, Türk yurttaşlarını gazlı bombalara, yangıncı kumbaralara karşı koruyacak birer çelik siper haline gelecektir

Milyonlarca çocuğun geçen haftaya kadar her sabah okuduğu Andımız'ın yazarı Reşit Galip radikal devrimciliğin sonunu getirmişti.

Büyük okyanusları aşan hükümet, kuru derelerde boğulmamalı. Öcalan'ın BDP'lilerle çektirdiği resmi yayınlatmamak o kuru derelerde boğulmak demek.

Kamuda başörtüsü yasağını kaldıran yönetmelik Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Ve bazıları Resmî Gazete'nin bile gerisine düştü...

Türkiye'nin Kürtlere doğru attığı yeni adımın, Kürtlerin cenazelerini bile kabul etmeyen İran'ın yeni lideri Ruhani'yi telaşla açılım yapmaya teşvik ettiğine şüphe yok.

Birinci Cumhuriyetin liberallerinin nefesi buraya kadar yetti. Sıra İkinci Cumhuriyetin liberallerinde.