Yılmaz Öztuna

Genel seçimlerin 12 Haziran Pazar günü yapılması Yüce Meclis'in kararına sunulmak üzere. Herhalde yalnız iktidar partisi değil, 3 muhalefet partisi de evet oyu verecek, zira erken seçim, derhal seçim istiyorlardı. 4 ay kaldı.

Mısır'da silâhlı kuvvetler, eylüle kadar ülkeyi yönetecek. Eylülde yapılacak seçimlerden sonra da politikadan çekileceklerinin en küçük emaresi yok.

Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül, İran'dadır. Önemli bir ziyarettir. 9 yıldan beri Tahran'a ilk cumhurbaşkanı ziyaretimiz. Mahmud Ahmedinecad ile mutlaka Mısır konuşulacak. Yeni Mısır hükûmeti, Amerika ile İsrail'e, 1979 Camp David İsrail'le barış anlaşmasına riâyet edileceğini bildirdi. Bu bildiri, şüphesiz Başkan Obama'nın isteği ile yapıldı, ki İran'ın bir hamlesinin önü kesilsin.

Hüsnü Mübârek, 30 yıllık bir askerî diktatörlükten kovuldu. Ardında nasıl bir Mısır bıraktı? Mübârek sonrası Mısır'ın Amerika ve İsrail'e aynı yakın politikayı sürdürüp sürdüremeyeceği üzerinde bilhassa duruluyor. Zira Orta Doğu dengesinde birinci derecede önemli bir husus. Humeynî İhtilâli'nin 32. yıl dönümünü kutlayan İran, ümitle bekliyor.

Üçüncü Selim, kendinden 1000 yıl önce yaşayan Hârûnürreşîd'le aynı hayatı yaşadı. Ancak 1839'da ölen amca oğlu İkinci Mahmud buharlı gemiyi, oğlu Sultân Abdülmecid ise zırhlı gemiyi, demir yolunu ve telgrafı gördü.

Amerika, Sudan'ı "terörü destekleyen terörist ülkeler" listesinden çıkardı. Listede Kuzey Kore, İran, Suriye yerlerini muhafaza ediyor. Libya'yı çoktan listeden düşürmüştü.

Mısır'da yeni hükûmet, olağanüstü durum (sıkı yönetim) rejimine son verdi. Koskoca Mısır tam 30 yıldan beri sıkı yönetimle yaşıyordu. Asker ve polis devleti idi. 1981'de -Nâsır'ın yerine geçen- General Enver Sedat (Ar. Enverü's-Sâdâd) suikasd sonucu öldürülmüş, sıkı yönetim ilânı ile yerine hava tümgenerali Hüsnî Mübârek, kendisine mareşal rütbesi vererek cumhurbaşkanı seçilmişti.

Cumhuriyet Halk Partisi, Avrupa Birliği standartlarında demokrasiye uyum sağlamakta zorlanıyor. Kaybedilmiş bunca yıldan sonra hâlâ olduğu yerde sayıyor. Son defa, partinin genel başkan yardımcısı Anayasa hukuku profesörü Batum'un sözleri, çok tepkiyle karşılandı.

Mısır konusunda Obama ile üst üste telefonla konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı ile her noktada mutabık kaldıklarını söyledi. Mısır dışişleri bakanı ise, ülkesinin iç işlerine karışmamamızı istedi. Beyoğlu'nda, İstiklâl Caddesi'nden (Osm.Câdde-i Kebîr) tarihinde ilk defa Taksim'e kadar deve yürütülmesi pitoresk idi.

Mısır'da ağır kargaşa, Orta Doğu'yu aşan, dünyayı birinci derecede ilgilendiren bir sorun hâlinde devam ediyor. Bozulan istikrarın yeniden sağlanması, zaman meselesidir. Washington ve Tel Aviv, endişelidir.

Şehid olmadıkça geriye tek adım atmayan bu ağır piyade tümenimiz, 1800'lü yılların başında, düşman görünce kaçmakla yetinmeyip kendi ordugâhlarını yağmalar, hâkan-halîfelerimizi tehdîd eder, halktan ve esnaftan haraç toplar hâle gelmişti.

Hafta, yalnız Türkiye'de değil, bütün dünyada, Mısır konusu ile kapanıyor. Konunun önümüzdeki haftalara da sıçrayacağı muhakkak. Mübarek, direniyor. Mensubu bulunduğu ordunun desteğiyle eylül seçimlerine kadar kalabilir miyim provası yapıyor. Derhal seçim ilânına bile yanaşmıyor. Eylüle daha aylar var.

Mısır'da halk hareketi, düzenlenmiş bir ihtilâl görüntüsüyle sürüyor. Kahire'nin Tahrir meydanında -milyonlar olduğu şeklinde abartılan- toplantılarda istek bellidir:

Totaliter, hattâ otoriter yönetimlerden, diktatörlerden, komünizm ve faşizm belâlarından kurtulmak için halk eylemleri ansızın oluşabilir, şimdi Tunus'ta başladı.

Mısır'da, demokrasi bir yana, askerî yönetimi sivilleştirmek bile kolay değil. Hüsnü Mübârek, hava kuvvetleri komutanlığından -başkan yetkileriyle- cumhurbaşkanı (devlet başkanı) olmuştu.

Mısır'da istikrarın bozulması, ne Tunus'a benzer, hattâ ne Lübnan'a. Orta Doğu'da etkisi büyük olur.

Batı teknolojisini taklid yoluyla ve komplekssiz alan Japonya, bizim gibi reformlara ordusundan başladı. Önce eski orduyu, feodal düzeni ve imtiyazlı kapıkulluğunu sert şekilde ortadan kaldırdı.

İsrail emperyalizmi, 23 devletten oluşan Arap âlemindeki bitip tükenmek bilmeyen istikrarsızlıkların başlıca sebebidir.

Harb ve Sulh (Savaş ve Barış), dünya roman türü edebiyatının en büyük şâheseri olan Kont Tolstoy'un eseridir. İki zıt kavramın ne kadar iç içe bulunduğunu çok güçlü bir lirizm ile kaleme almıştır.

Mavi Marmara hakkında İsrail raporuna Netanyahu Raporu demek daha doğrudur. Zira böyle bir belge, devlet ciddiyetine aykırıdır.